"Enayi"nin seyir defteri

Bugün, "Eski "umur ve ikbal devrinin" tadı damağında kalmış, bunun özlemi içinde bir Abdullah Gül, daha doğrusu Hayrünnisa Gül..." diye andığı Gül ailesinin "umur ve ikbal"ini böyle savunuyordu dün:

"Cumhurbaşkanı tatil yapınca çok bozuldular... Kendileri kalantor gazeteci olarak işadamlarının poposuna "tekneyle takılabilirlerdi" ama Abdullah Gül'ün tekneye binme hakkı yoktu!.. Hem, tornacının oğlunun "tekne nesineydi" canım, cumhurbaşkanı Kayseri'de deniz mi görmüştü?.."

"Abdullah Gül cumhurbaşkanlığı köşkünde "tamirat ve tadilat" yaptırıyormuş, bu "anti demokratik" bir harcamaymış. Demokratik harcama nasıl oluyor yahu, Rahşan Hanım'ın Gima'dan yeni bir hırka alması falan mı?.."

"Kimileri de atacak başka çamur bulamadıkları için "Hayrünnisa Hanım'ın dekorasyon bilgisi var mı bakalım" diye soruyorlar. Öyle ya, dekorasyon bilgisi ancak, Moda sosyetesinden ressam Emel Hanım'da bulunabilir, örneğin…"

"…Kayserili tornacının oğlu Abdullah, köşke para harcıyor... Yakışmamış... Eleştiriliyor... Amaç üzüm yemek değil, beğenmedikleri bağcıyı dövmek.

Merak ettiğim şudur: Bu arkadaşlar, Abdullah Gül mütedeyyin bir adam olmasaydı da köşkte her akşam rakı sofrası kursaydı, Safiye Ayla hayatta olmadığından şarkı söylemesi için de Sezen Aksu'yu çağırsaydı, ne yazacaklardı? Çünkü yazı yazmak herşeyden önce bir "büzük" meselesidir, herkeste de bulunmaz…"

***

Bugün, "Osmanlı hayalleri kuran ve "Davutoğlu Ahmet Paşa" sıfatıyla Suriye'yi ele geçirme düşleriyle yaşayan bir nankör" dediği Ahmet Davutoğlu'nu, halkın bilinçaltındaki özlemin nişanesi olarak "Pargalı İbrahim Paşa" diye övüyor, bunu anlamayanları ahmaklıkla suçluyordu dün:

"Unutmayınız: Putin de Erdoğan da "yıkılmış imparatorlukların çocukları"dırlar! Halkları da eski imparatorlukların mirasçıları… Halk arasında Ahmet Davutoğlu'na şaka yollu Pargalı İbrahim Paşa dediklerini biliyor muydunuz? Bu bir eleştiri değil, bilinçaltı bir özlemin belirtisidir.

Türkiye'nin ahmak solu, Türkiye'nin bu çok önemli özelliğini es geçip ülkemizi "gariban bir Üçüncü Dünya ülkesi" sandığı için hep kaybetmiştir."

***

Bugün, "Tıpkı Kemal Derviş gibi Amerika'nın ve IMF'nin "mutemet adamı" ilan ettiği Ali Babacan'a, "Avrupalı kapitalistlerin 'Ne olur bize krizden çıkış yollarını öğret' diye yalvardığını" yazıyordu dün.

***

Bugün, "Kemalistlerin Tayyip'e karşı cephe kurmak için işbirliği yaptığı Kürt ayrılıkçıları"dediği bölücü teröristlerin cani başının sözlerini referans gösteriyordu, "Türkiye'nin bölünmesi" korkusu taşıyanlara dün:

"Peki, bu korkuyu taşıyanlar, Abdullah Öcalan'ın son Nevruz demeciyle "bağımsızlık isteğinden vazgeçmiş" olmasına ne diyeceklerdir?"

***

Geldik en heyecanlı yerine…

Bugün, "Fethullah gelirse önce sizi yok eder" diye uyarıyor ya kendi ifadesiyle "Tayyip karşıtı cephe"yi…

Bakın dün nasıl övüyordu aynı "Fethullah"ı ve yaptıklarını:

"Nefret kusulan "şeriatçı" hükümet döneminde, sekizinci keredir Türkçe şenliği düzenleniyor... Arapça şenliği değil…

Kemalist basın buna gıcık kapıyor.

Çünkü bu çocukların bazıları "Fethullah Hocaefendi Hazretleri'nin okullarında okuyan" çocuklar. (Şimdi "hocaefendi hazretleri" dediğim için bana da gıcık kaparlar, "papa hazretleri" ya da "patrik hazretleri" deyince sakıncalı bulmayanlar…)"

***

4 Kasım 2007'de, Akşam'daki köşesinde "Adı Hüseyin olan biri Amerika'ya başkan seçilsin, çıkar Taksim Meydanı'nda anırırım" yazıp da, 4 Kasım 2008'de Barak Hüseyin Obama, ABD Başkanı seçilince verdiği sözü tutmayan biri için muhtemelen çoktan kaybetmiştir "yüz kızartıcı" etkisini bu tür yüzleşmeler ama yine sormadan edemeyeceğim.

Engin Ardıç'ın, "Faşist gazetenin çok bilinçli olarak yaptığı Gül, Babacan, Davutoğlu, Akşener ve hatta Karamollaoğlu reklamına kanmayın enayiler" münasebetsizliği uyarınca, bu isimlere kanmak "enayilik" oluyorsa, yukarıda sadece birer örneğini vermekle yetindiklerim ne oluyor öyleyse?

Bir "enayi"nin seyir defteri mi?

ABD bayrağı gölgesinde "hürriyet"

ABD Ankara Büyükelçiliği, resmi twitter hesabında, "Dünyada yaklaşık 2 milyar insan #Ramazan ayını ibadetle geçiriyor. Amerika'da yaşayan Uygurların Ramazan'ı nasıl yaşadığına güzel bir örnek" notuyla paylaştı bu fotoğrafı dün.

Ne kadar mutlu bir aile değil mi!

Örtüsü ütülü yemek masasının etrafında, şık yemek takımlarıyla, ibadetlerini yerine getirebilmenin huzuru içinde oruçlarını açıyorlar. Hurmaları bile var!

İnsanın "Allah her Doğu Türkistan Türküne böyle hürriyet nasip etsin" diye dua edesi geliyor değil mi şu mübarek günlerde;

Evin küçük çocuğunun "Amerikan bayrağı" logolu tişörtüyle "Amerikan rüyası ölmedi, yaşıyor" propagandasına alet ediliyor olsalar bile!!!

Yuh artık ya!

Çin'e öfkeliyiz diye bu algı oyunlarına geleceğimizi mi düşünüyorsunuz sahiden de?

Bu "kolay lokma" muameleleri ayıp oluyor; biraz daha zeka içeren hamleler lütfen!

dfs-004-001-011-001-001.jpg

Yazarın Diğer Yazıları