En kritik üç bakanlık

Memleketin en sorunlu Bakanlıklarının hangisi olduğunu saysam sanırım ilk üçe Milli Eğitim Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı girer.

Zaten üçü de en stratejik bakanlıklar...

Çünkü eğitim bir milletin geleceğini, madenleri geçmişini, ticareti ise bugününü oluşturur. Haliyle Küresel sermaye, tarikatlar, güç isteyen her kim varsa buralarda bir köşe kapmaya çalışıyor.

Haliyle bu üç bakanlığa ait Sayıştay raporlarını ayrı bir dikkatle okuyorum.

Bugünkü aktaracağım rapor da Ticaret Bakanlığına ait. Burada her yıl bu bakanlığa ait sorunları Sayıştay denetçilerinin tespitleri üzerinden yazıyorum ancak Bakanlık artık bir "düzene" dönmüş bu sorunları düzeltmek için adım atmıyor.

Yazdığım usulsüzlükler de her yıl aynı oluyor. Sayıştay ısrarla yazıyor, Ticaret Bakanlığı mecbur olmasına rağmen yerine getirmiyor.

Anlatayım...

Nusaybin, Sarp, Habur, Kapıkule, Cilvegözü Gümrük Kapılarının modernize edilmesine yönelik imzalanan sözleşmelerde sıkıntı çıkmış.

Bu kapıların onarımı ve yeni kapıların inşası için "kantar ücretinin" yüzde 25''inin idare payı olarak ayrılacağına karar verilmiş.

Söz konusu toplanan para kamunun malı haliyle muhasebeleştirilmesi ve bu suretle Bakanlık mali tablolarında yer alması gerekiyor. Çünkü denetlenemiyor. Nereye neden harcandığı tam olarak bilinemiyor.

2015, 2016, 2017, 2018, 2019 ve 2020 yılı Sayıştay denetim raporlarında da bu "kantar payından" bahsediliyor. Yani sorun bir türlü düzeltilmiyor.

Peki, ne olmuş?

2020 yılı Aralık ayı sonu itibariyle Bakanlık payı hesabında toplam 81 milyon 337 bin TL olduğu görülmüştü.

2020 yılı içerisinde Kantar Payı hesabından, Bakanlık ihtiyaçları için (organizasyon gideri, proje alım gideri, mal ve malzeme alım gideri vb.) toplam 39 milyon 663 bin TL harcama yapılması onaylanmış.

2019 yılı içerisinde Kantar Payı hesabında ne kadar birikmişti?

Toplam 87.3 milyon TL olduğu görülmüştü. Fakat herhangi bir denetime tabi olmadan Bakanlık ihtiyaçları için (organizasyon gideri, yazılım programı alım gideri, eğitim hizmeti gideri vb.) toplam 42 milyon TL harcama yapılması için onay verilmişti.

"Bakanlık ihtiyaçları" dedikleri 78 adet araç (binek otomobil) ile forklift ve temizlik iş makinesiydi...

Rapora göre bu araçların HGS, OGS, yakıt, idari masraf, araç muayenesi vb. giderleri için 12 milyon TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştı.

2019 yılında 42 milyon TL, 2020 yılında 39 milyon TL, toplamda 81 milyon TL, Kamu İhale Kanunundan, Sayıştay''ın denetiminden bile isteye kaçırılmış ve harcanmıştı.

Peki, 2021 yılında ne olmuş dersiniz?

2021 yılı Aralık ayı sonu itibariyle Bakanlık payı hesabında toplam 104 milyon TL olduğu belirlenmiş. Bu hesaptan kanuna ve herhangi bir denetime tabi olmadan Bakanlık ihtiyaçları için (organizasyon gideri, personel eğitim gideri, mal ve malzeme alım gideri vb.) toplam 28 milyon TL harcama yapılması onaylanmış.

Ne için?

29 adet araç şoförleri ile birlikte kiralamışlar!

Bu araçlar nerede kullanılıyor bilinmiyor. Makam araçları yetmiyormuş gibi söz konusu araçlar, bölgede AKP teşkilatı için mi kullanılıyor cevabı yok.

Kontrolsüz milyonlarca lira var ve 2015 yılından bu yana aynı şekilde kontrolsüz bırakılıyor.

İşte o tablo:

Ama bu konudan ayrı olarak bir şey daha var.

Adı: Dahilde İşleme Rejimi (DİR)

İhracat yapan firmalar tarafından ihraç ürünleri üretmek için gerekli olan ve ithal edilen, bu yüzden de ithali gümrük vergisine tabi hammadde ya da girdilere gümrük muafiyeti getiren bir ihracatı teşvik sistemidir.

Bu rejim kapsamında asıl işlem gören ürünler için Ekspertiz raporları düzenleniyor.

DİR kapsamında verilen ekspertiz raporlarının gerekli şartları taşımadığı ve kamu personeli tarafından verilmediği görülmüş.

Söz konusu ekspertiz raporları Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine (TOBB) bağlı illerdeki sanayi ve ticaret odalarında çalışan personel eliyle düzenleniyor. Ancak ekspertiz raporlarının çoğunun numune alma, işyerinde inceleme, laboratuvar analizi yapma vb. birçok şartı sağlanmadan hazırlandığı görülmüş.

Örneğin...

Bir süt firmasının peynirlerde kullandığı tereyağı oranına ilişkin ekspertiz raporunun herhangi bir laboratuvar analizi yapılmadan verilmiş.

Aynı zamanda söz konusu raporun gıda mühendisi yerine makine ve inşaat mühendisi tarafından hazırlandığı belirlenmiş. Ekspertiz raporları bazı belgelerde çok yüksek tutarlar için de verildiğinden işin uzmanları tarafından ayrıntılı analizler yapılmadan verilmemeli. Sayıştay raporunda verilen örneğe göre bir elektronik firmasının tek bir ekspertiz belgesi üzerinden yaptığı ithalat tutarı 250 milyon dolar, ihracat tutarı ise 481 milyon dolar.

Ayrıca çoğu ekspertiz raporunda "her ne kadar mamul ürünü incelemesek de, firma tarafından verilen kullanım oranlarının uygun olduğu düşünülmektedir" ibaresi var.

Yahu siz şaka mısınız!

Yani ürünün fiili denetimi yapılmadan ve numune alınmadan firmanın verdiği veriler doğru kabul ediliyor.

Dolayısıyla hazırlanan ekspertiz raporlarının kağıt üzerinde kaldığı, mamul ürünün denetimi yapılmadan onay verilmiş olduğu anlaşılmış.

Hayır, işin kötüsü Ticaret Bakanlığı bu durumu da kabul etmiş.

"Stratejik Bakanlık" derken sanırım şimdi anlaşılmıştır. Tek belgeyle milyarlarca liralık işlerin nasıl yapıldığı.

Daha kim bilir neler yapılıyor kimler nasıl "komisyon" alıyor, veriyor...

Yazarın Diğer Yazıları