Ele verir talkını… (18 Nisan 2020)
"Devlet(!)", özel sektöre misal enerji dağıtım şirketlerine "fatura borçlarını erteleyin" diyor, borçlu aboneleri mağdur edecek işlem yapmayın diyor ama kendisi aynı şirketlerden alacağını ertelemiyor.
"Devlet", özel sektöre "işçi çıkarmayın" diyor hatta yasak getiriyor ama kendisi kamudan personel atmaya devam ediyor.
Sorarsan "FETÖ" gibi, hiçbirimizin, zinhar, hilafına tek laf edemeyeceği devasa bir mazereti var.
İyi de, her işimiz de olduğu gibi bir tuhaflık, bir tutarsızlık yok mu bu işte de?
***
İddia o ki, tam da Süleyman Soylu'nun istifa ettiği gün, o hengamede, "İçişleri Bakanı onayıyla" 100'den fazla Jandarma Komutanlığı personeli ihraç edilmiş.15 gün içinde de lojmanı terk etmeleri söylenmiş.
Doğruysa, elini vicdanına koyan herkesin kafasında belirecektir muhtemelen bu sorular:
15 Temmuz 2016'dan bu yana jandarma bünyesinde tutmakta sakınca görmediğiniz bu kişileri atmak için bugünü mü beklediniz?
Hadi meslekten attınız lojmandan atmak içinde mi bekleyemediniz, bekleyemezsiniz?
Suç sadece iktidarın yakın çevresi söz konusu olunca mı "şahsi";
15 Temmuz'daki o alçak girişimi bizzat yöneten, "yurtta sulh konseyi" diye anılan "darbe sonrası yönetim"in üyesi olduğu söylenen ve 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski tümgeneral Mehmet Dişli'nin kardeşi Şaban Dişli'yi "büyükelçi" olarak atarken, daha darbe girişimi ertesinde tutuklanan, FETÖ/PDY kapsamında 'Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme' suçundan tutuklanan ve yargılanan Celal Bayar Üniversitesi eski rektörü Prof.Dr. Mehmet Pakdemirli'nin kardeşi Bekir Pakdemirli'yi "bakan" olarak atarken "suçun şahsiliği" herkesin saygı göstermesi gereken evrensel bir hukuk ilkesi ama sıradan, arkasız insanlar için değil mi? Bu insanların eşlerinin, hele hele çocuklarının ne suçu var ki, bütün Türkiye'ye "evde kal" çağrıları yaptığınız günlerde sokağa atıyorsunuz onları?
Çocuklar için sokağa çıkma yasağı varken, hafta sonu herkes için sokağa çıkma yasağı varken bu insanlar nerede, nasıl ev arayacaklar, bulacaklar? Velev ki buldular, nasıl taşınacaklar? Eve gelen suyun damacanasını bile küvete yatırıp yıkacak kadar paranoyaklaştığımız böylesi bir dönemde hangi koşullarda, nasıl "hijyenik" biçimde taşınacak çocukların da yaşacağı, kullanacağı o eşyalar acaba?
Hiç değilse katillere, hırsızlara, dolandırıcılara, gaspçılara, tecavüzcülere, uyuşturucu satıcılarına gösterdiğiniz kadar özen gösteremez misiniz o kadın ve çocuklara da?
***
SORU-YORUM
Hali hazırda farklı endikasyonlarda kullanılan bir ilacın korona virüs tedavisinde de işe yaradığını kanıtladığı için daha ne yapmayı düşünüyorsunuz Prof. Dr. Ercüment Ovalı'ya? Sırada ne var; Pisagor'a yapıldığı gibi ateşe mi vereceksiniz? Galilei'ye yapıldığı gibi hapis mi edeceksiniz? Bruno'ya yapıldığı gibi diri diri yakıp idam mı edeceksiniz?
***
Adı üstünde "Sahra Hastanesi" Adana'ya gökdelen mi dikecekti
Tepeden tırnağa bütün yandaş medya Adana Büyükşehir Belediyesi'nin giriştiği sahra hastanesini diline doladı ya, düzenli okurlarımızdan biri dayanamamış -kendisi aynı zamanda emekli bir askeri hekim- aydınlatma ihtiyacı duymuş.
"Sahra Hastanesi yapacağız" deyip, "Sahra Hastanesi"nin işlev ve mantığıyla alakasız şekilde, Atatürk Havalimanı'nın pistlerini yıkarak "kalıcı inşaat" temeli atan kafa ne kadar anlar bilmiyorum ama aktarayım:
"Sahra hastanesi deyimi ve uygulaması askerlikte vardır. Savaş ya da afet zamanlarında kullanılmak üzere ortaya atılmış bir uygulamadır ve bunun eğitimi Samsun'da Sahra Sıhhiye Okulu'nda verilir. Burası da Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın bir birimidir. Burada, aciliyet durumunda kapalı her alanda tıbbi müdahalenin yapılabileceği öğretilir.
Okulda öğrendiklerimize göre, Sahra Hastanesi ya çadırdır ya da sökülebilir/ takılabilir barakalardır. Bilindiği gibi silahlı kuvvetlerimiz NATO anlayışı/tarzı/konsepti kapsamında donatılmışlardır.
Eğer birileri bizi kıskanıyor demeyi çok seviyorsak, ABD'nin Central Park'ta çadırlarla oluşturduğu Sahra Hastanesinin yanında Adana'da hangarda kurulan hastane lüks bile kalır. Bu durumda ABD'nin çadırlarına bakıp Zeydan Bey'in barakasıyla övünmek gerekmez mi?"