Eksi reel faiz ve büyüme
Dün döviz bozdurmak isteyenler için bankaların verdiği kur 19,52 idi. Döviz büfelerinde ise 20,70 idi. Arada yüzde 6 fark var. Daha önce Merkez Bankası baskısı ile döviz alış ve satış fiyatları arasında fark vardı. Şimdi ise alış fiyatında bankalar ve piyasa olarak ikili piyasa yapısı oluştu. Dahası bankalar kurların çok oynak olduğunu da belirttiler.
2023 yılında kur artışı enflasyonun altında kaldı. Dolayısıyla TL bir miktar değer kazandı. Ama kuru tutmak kolay olmadı. Başta kur korumalı mevduata yüksek faiz verilerek, bütçe ve Merkez Bankası yükü artırıldı. Swap, altın bozdurma, banka işlem sınırlaması gibi geçici önlemler alındı. Dahası 2023 yılında TL az bir değer kazanmış olsa dahi halen MB TÜFE bazlı reel kur endeksine göre döviz sepeti karşısında yüzde 41 oranında daha düşük değerdedir. Bu kadar düşük değerde olması da daha fazla değer kaybetmesini önledi. Ama dediğim gibi kur dengede değil.
Ekonomik istikrar için, arz-talep, tasarruf-tüketim-yatırım, sektörler arası denge, ödemeler bilançosunda denge ve kur dengesi olması gerekir.
Söz gelimi 2009 finansal krizinde, gayrimenkulü temsil eden kağıtlar gerçek fiyatlara göre aşırı balon yaptığı için kriz patladı. Türkiye'de 2021 sonunda eksi reel faiz kararı ile, faktör gelirleri arasında denge bozuldu, ikinci kur şoku yaşadık.
Üretim faktörleri gelirleri;
1. Toprak ve doğal kaynaklar rantı,
2. Sermaye geliri faiz,
3. Emek geliri maaş ve ücret,
4. Müteşebbis geliri kârdır.
Genel olarak reel faiz düşük olursa, sermaye daha yüksek reel getiri için kısmen fizikî yatırımlara gider. Kısmen de sermaye piyasası kanalıyla yine yatırımlara gider.
Ancak düşük ve eksi reel faizin de bir sınırı var… Söz gelimi ABD'de FED ve Avrupa Merkez Bankası, 2009 krizi nedeni ile faizleri düşürdüler. Ama yatırım ve ticari kredilerde eksi reel faiz en fazla yüzde 3-4 oldu. TÜFE oranı yüzde 10'lara yükselince de, enflasyonu frenlemek için her iki banka faizleri artırdılar. ABD'de enflasyon yüzde 9'dan yüzde 4,9'a geriledi. Şu anda ABD'de reel faiz var.
Bizdeki eksi reel faiz, 2022 yılında mevduatta yüzde eksi 31 ve ticari kredilerde yüzde eksi 25,95 oldu. Faizde bu kadar yüksek dengesizlik hangi ülkede olursa olsun kriz yaratır.
Ayrıca; Erdoğan tek haneli faiz ekonomiyi canlı tutar, büyümeyi artırır dedi. Tersine sabit sermaye yatırımlarında artış düşük kaldı. 2022 sabit sermaye yatırımlarında büyüme 2,8 oldu. Dahası 2022 son iki çeyrekte düşmeye başladı. 3. çeyrekte eksi 0,8 ve dördüncü çeyrekte ise 2,6 oldu.
Kaldı ki geçmiş yıllara bakarsak; 2003 yılından 2022 yılına kadar reel faiz ile büyüme arasında doğrusal bir ilişki yoktur. Yani faiz düşünce büyüme artmıyor.
Söz gelimi aşağıdaki grafikte, 2021 yılı dışında eksi reel faizle büyüme arasında doğrusal bir ilişki yoktur. Ticari kredilerde ortalama Reel faiz çok yüksek, yüzde 16,14 oldu 2004 yılında büyüme de yüksek 9,4 oldu. 2010 yılına kadar reel faiz yüksek ve fakat büyüme de yüksektir. Sonrasında her reel faizde büyüme de zikzaklı seyretmiş. 2022'de reel faiz çok düşük eksi 25,95 ve fakat büyüme yüksek değil.
Demek ki Türkiye şartlarında, hükümete güvenin olmadığı, plan ve program yapılmadığı ve belirsizliğin yüksek olduğu bir ekonomide, faiz-büyüme arasında doğrusal bir ilişki yoktur.
KREDİ FAİZİ-BÜYÜME
Bir hükümet faiz kararı verirken geçmiş deneyimlerine bakmaz mı?
2018 kur şokunda Eylül-Ekim aylarında kur şoku ile TÜFE yüzde 25'e yükseldi. Dolar kuru 6,5 lira oldu. MB faizleri yüzde 24'e yükseltti. Ertesi yıl Eylül'de TÜFE yüzde 9'a, dolar da 5,5 liraya geriledi. MB faizleri yeniden kademeli olarak düşürdü.
Hükümet eğer yakın geçmişinde yaptığı doğrunun bu defa tersini yaparsa, gerçekte başka bir hedefi var demektir.