Eksi faiz riski

Geçtiğimiz perşembe günü Para Politikası Kurulu, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 12'den yüzde 11,25'e indirdi. Gerekçe olarak, enflasyondaki iyileşme, ülke risk priminin gerilemesi ve yatırımlarda genişleme sağlanması açıklandı.

MB gösterge faizini daha yüksek, söz gelimi 2 yüzdelik puan indirseydi yanlış olurdu. Piyasa uyum sağlamakta zorlanırdı, risk artardı. Daha düşük indirmiş olması isabetli olmuştur. Yine de Türkiye açısından bakarsak bu günkü koşullarda risk artmıştır.

Yatırımların teşviki açısından düşük faiz, hatta eksi faiz etkilidir. 1960-1980 arasında imalat sanayiinde yüksek büyümede eksi faizin ve teşviklerin etkisi de yüksek olmuştur.

Ne var ki bu günkü koşullarda ekonomide yüksek kırılganlık, hukuk ve demokraside güven kaybı, toplumda kutuplaşma ve AB çıpasının kaybolması, yatırım hevesini kırmıştır.

Enflasyon açısından faiz riski, reel faiz olarak ortaya çıkar.

Kısa vade olarak, Ocak ayında TÜFE oranı yüzde 11.30 dolayında olacaktır. MB beklenti anketine göre, 2020 yılı TÜFE beklentisi yüzde 10,01 dir.

MB verilerine göre; Halen bankalarca TL olarak açılan mevduata uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranları ile yüzde 11.30 enflasyona göre hesaplanan, stopaj sonrası ele geçecek reel faiz oranları şöyledir :

1-012.JPG

Bu günkü faiz oranları değişmezse, gerçekleşecek ocak ayı ve beklenen enflasyona göre mevduat sahibinin eline eksi faiz geçecektir. Etkileri;

1. Eksi faiz, yabancı sermaye girişlerini olumsuz etkiler. MB verilerine göre; 2019 yılı Ocak- Kasım 11 ay itibariyle, yurt dışı yerleşikler devlet iç borçlanma piyasasında 3,1 milyar dolar net satış yapmışlar. Eksi faizler hem girişi düşürecek, hem de çıkışa neden olacaktır.

2. Cuma günü, BİST 100 arttı, Kurlar düştü, gram altın arttı. Faizlerin düşmesi, eksi reel faiz tasarrufların mevduattan borsaya, altına ve dövize gitmesine neden olur. Ancak ilk gün Dolar ve Euro'da tersine düşüş var, fakat bu geçicidir.

Kurların düşmesinin nedenleri

* Merkez Bankası TÜFE bazlı reel kur endeksine göre, Ocak ayında TL kuru yüzde 24 oranında daha düşüktür.

* Merkez Bankası Döviz mevduatı karşılık oranı bir yıla kadar yüzde 21.00 dir. Yani bankalar her 100 liralık döviz mevduatının ancak 79 lirasını satabiliyor. Döviz mevduatının cazibesi düşüyor.

* MB Dolar mevduatı MB karşılıklarından komisyon binde 25 ve diğer döviz mevduatı karşılıklarından on binde 25 komisyon alınacağını açıklamıştı. Bu kararla bankalar döviz hesaplarına daha düşük faiz verecekler ve döviz hesaplarının cazibesi düşecektir.

Gerçekte ise Türkiye şartlarında tasarruf sahibi faiz getirisinden ziyade parasının değerini korumak için döviz tevdiat hesabı açıyor. Netice olarak bu kararın dolar talebine etkisi marjinal kalacaktır. Daha önemlisi de kısmen de olsa dövizin yurt dışına çıkmasına veya yastık altına girmesine neden olacaktır.

Ekonomi kırılgan olduğu ve risk yüksek olduğu için Türkiye şartlarında reel faiz oranlarının en az yüzde 3.5 - 4 olması gerekir.

Türkiye'nin yurt dışında satılan 5 yıllık tahvillerinin iflas sigorta risk pirimi (CDS) oranı 244 baz puandır. Düşmüş olmasına rağmen yine de bizim gibi ülkeler arasında Dünya'nın en yüksek oranıdır. CDS oranları; Rusya'nın 60, Brezilya'nın 96, İtalya'nın 124 ve Yunanistan'ın 122 baz puandır.

Türkiye için uygun reel faiz hesabı için 2.44 CDS artı 1 veya 2 puan ilave etmek gerekir.

Bu şartlarda yeni faizler, ekonomik dengeleri, döviz kurlarını, yabancı sermaye girişlerini, bıçak sırtına taşımıştır. İç ve dış politikada en ufak bir sorun, bu dengeleri bozacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları