Ekonomik bunalımın ayak sesleri

Türkiye’de fert başına gelir, son dört yıldır ortalama yüzde birin biraz üstünde artıyor. Başka bir ifade ile ekonomide durgunluk yaşıyoruz. Durgunluk GSYH’da büyümenin sıfır düzeyinde veya yakın olması demektir. Üç-dört çeyrek GSYH’da üst üste eksi büyüme yaşanırsa, resesyon veya daralma var demektir. Depresyon ise en ağırıdır. Ekonomide çökme anlamına geliyor. Ekonomide ekonomik faaliyetlerin uzun süreli olarak aşağı yönde hareket etmesi demektir. GSYH’da yüksek eksi büyümenin ortaya çıkmasına ve GSYH’da küçülmelere neden olur. Ekonomik bunalım veya buhran da deniliyor.

İçinde bulunduğumuz siyasi konjonktür, özellikle siyasi hırslar, Türkiye’yi depresyonun eşiğine taşıdı. Depresyonda, iktisadi faaliyetler daralır, GSYH azalır, işsizlik artar. Borsa çöker.

Söz gelimi 1929 dünya ekonomik bunalımı veya büyük buhranın nedeni ile ABD’de GSYH yarı yarıya düşmüştü.

Böyle bir sorunu inşallah yaşamayız demekle olmuyor... Her siyasi partiye, her vatandaşa ayrı ayrı görev düşüyor.

Oy hesabı ile koalisyonun engellenmesiyle halkın, bundan sonrası siyasi tercihlerini yeniden gözden geçirmesi, daha çok düşünmesi ve değerlendirmesi gerekir.

Çok açıktır ki AKP’nin mevcut azınlık hükümetinin tek başına ekonomiyi düzeltmesi mümkün değildir. Zira üreticinin de tüketicinin de güveni kalmadı. Reel ekonomide gözle görülür bir durgunluk var.

Ayrıca, hızlı depresyona gidişin bazı göstergeleri zaten vardı.

1) Çekler dönüyor. 2015’in beş ayında, geçen yılın aynı dönemine göre, karşılıksız işlemi yapılan çeklerin tutarı da yüzde 49 oranında arttı.

2) TL’ye güven azaldı. Dolarizasyon arttı. 2010 yılından 2015 Haziran ayına kadar, TL cinsinden hesaplanan dolar mevduatı yüzde 274 oranında artarak, 181 milyardan 496 milyar liraya yükseldi. (Elbette TL cinsinden hesaplanınca kur artışı da etkili oluyor.) Buna karşılık TL mevduatı aynı dönemde daha az, yüzde 152 oranında arttı. Dolar kurunun artmasına rağmen, halkın dolara yönelmesi TL’ye olan güvensizliği gösteriyor. (Aşağıdaki grafik.) Muhakkak olan da dolarizasyonun Merkez Bankası para politikasında etkinliği azaltacağıdır.

2-077.jpg

3) Kredi batağı artıyor. Takipteki krediler arttı.

2011 yılında, takipteki krediler toplamı 19 milyar lira iken 2015 Haziran ayında 42 milyar dolara yükseldi. Takibe düşen Kobi kredileri de aynı süre içinde 5 milyar liradan 13 milyar liraya yükseldi. (Aşağıdaki grafik.)

1-100.jpg

4) Koalisyon görüşmelerinin olumsuz bitmesi üzerine, aynı saatte dolar 2.82’ye çıktı. Borsa yüzde 2.5 değer kaybetti.

Bundan sonra Davutoğlu, erken seçimin tek olanak olduğunu söylüyor.

Bu demektir ki ekonomik sorunların tek sorumlusu da AKP olacaktır.

Önceki gün Gani Aşık’ın bir gazetede anlattıkları dar zamanlarda politikacıların izleyeceği yol ile ilgili iyi bir örnek oluşturuyor. 1961 seçimlerinden sonra CHP ile AP koalisyon yapmıştı. AP, DP’nin devamı olarak görülüyordu. DP’nin geçmişte İnönü ve CHP’ye yaptıklarını hatırlatıp karşı duran bir milletvekiline İsmet İnönü dönerek şöyle söylemiş:

“Bunları zevkle mi yapıyorum sanıyorsun. Ben özel hayatımda elini sıkmak istemediğim insanlarla devletin esenliği için kol kola gezmeye mecbur kalıyorum. Devlet hayatı budur.”

Koalisyonu engelleyenler tarihe aynı zamanda depresyona neden olanlar olarak geçecektir.

Yazarın Diğer Yazıları