Ekonomide yüksek risk (31 Ekim 2013)

Önümüzdeki yıllar dünya ekonomisi ve Türkiye ekonomisi açısından kritik yıllar olarak görünüyor. Küreselleşme, ekonomiyi sürekli bir gerginliğe soktu. IMF ve uluslararası kurumlar, cari açık ve dış borçlanma açısından Türk ekonomisini en kırılgan ekonomiler arasında gösteriyor. Siyasi sorunların tırmanması bu kırılganlığı artırıyor.
Aslında, küresel süreçte kriz aralığı daraldı. Çünkü finans sektörü ağırlıklı bir döneme girildi. Bu sektörde ve özellikle sermaye piyasasında her zaman balon oluşma riski var. Özellikle spekülatif sermaye hareketleri kırılganlığı artırıyor ve spekülatif balonlar yaratıyor. Balon oluştuğu için 2008-2009 krizi ortaya çıktı.
Küresel süreçte, ekonomik krizler finansal krizler şeklinde ortaya çıkıyor ve buna da;
* Finansal sektör bilançolarındaki bozulma,
* Belirsizlikteki artışlar,
* Varlık fiyatlarındaki değişmeler nedeniyle finansal olmayan bilançoların bozulması neden oluyor.
Bizim gibi aşırı kırılgan birkaç ekonomi daha kırılgan ve daha riskli olduğu için, finansal krizlerden de daha ağır etkileniyor. Söz gelimi kriz yılı olan 2009 yılında dünya büyüme ortalaması eksi yüzde 2.2 olurken Türkiye’de daha düşük, eksi yüzde 5.8 oldu. Yine aynı kriz yılında bizim gibi gelişmekte olan ülkeler ortalama 1.2 büyürken, Türkiye 5.8 oranında küçüldü.

Bununla birlikte, küreselleşme aynı zamanda krizlerin daha fazla derinleşmesini de engelledi. Söz gelimi bugün 1930 dünya krizi gibi ağır bir kriz beklenmiyor. Çünkü sermaye ve üretim uluslararası bir yapı standardına girdi. IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlar daha aktif ve etkili hale geldi. Dünyada ekonomik sorunlar için daha geniş alternatif çözümler ve güç birliği oluştu. Mamafih, 2008 krizinde ABD ve AB likiditeyi artırınca, bütün dünya bu artıştan etkilendi.
Ne var ki korkunun ecele faydası yok... Müdahale oldukça kırılganlık ve riskler de artıyor. Söz konusu 2008 krizinde ABD’de ve birçok gelişmiş ülkede finans sektörü devlet desteği ile kurtarıldı. Bu demektir ki diğer sektörlerden ve tüm toplumdan bu sektöre kaynak ve gelir transfer edildi. Bu nedenle finans sektörü ile reel sektör arasındaki denge daha fazla bozuldu. Kırılganlık arttı. Kriz askıya alındı ama elbette ki biriken riskler bitmedi, geçici olarak ertelendi.
IMF finansal krizleri; para, bankacılık ve borç krizleri olarak üçlü genel bir ayrıma tabi tutmaktadır. Bu açılardan yarın bu köşede, Türk ekonomisinin neden riskli olduğunu tartışmaya çalışacağım.

Yazarın Diğer Yazıları