Ekonomide yalan rüzgârı...

Merkez Bankası (MB) Ağustos ayı cari açığını 3 milyar 964 milyar dolar olarak açıkladı. Aynı açık Mart ayında 9.6 milyar dolar, Haziranda 7.6 milyar dolar olmuştu. Ocak- Ağustos, 8 aylık cari açık, 54.3 milyar dolar oldu.
8 aylık cari açığın finansmanı, doğrudan yabancı sermaye girişi, dış borçlanma ve ödemeler bilançosunda “net hata ve noksan” olarak yer alıp, kaynağı, nereden geldiği belli olmayan para ile yapıldı.
Ocak- Ağustos, 9 ayda net hata ve noksan 9.6 milyar dolar oldu. Bu paranın büyük kısmı Arap baharı nedeniyle Türkiye’ye gelen paradır.
Ağustos ithalatı, bir önceki aya göre yüzde 7 oranında düştü. İthalattaki gerileme ile cari açığın düşmesinin nedeni kurlardaki artıştır. Kur artışı ithal aramalı ve hammadde fiyatlarının artmasına neden oldu. Sanayi üretimi, girdi olarak ithal aramalı ve hammadde kullandığı için, üretim maliyetleri arttı. Ağustos ayında Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) yıllık olarak yüzde 11 olmuştu. Tüketici fiyatları ise yüzde 6.65 oranında artmıştı. ÜFE’nin daha yüksek olması, ekonomide üretim maliyetlerinin arttığını gösteriyor. Üretim maliyetlerinin artmasının nedeni de kur artışı nedeniyle üretimde ithal girdi maliyetinin artmasıdır.
Kür artışının, ihracatı artırması gerekirdi... Ne var ki Ağustos ayında bir önceki aya göre İhracatta yüzde 4.3 oranında düştü. Bunun bir nedeni Avrupa’da talebin azalması, bir nedeni üretimdeki düşme ve daha büyük nedeni ihraç mallarının üretimi içinde yüzde 82 oranında ithal girdi olmasıdır.
Kur artışı, iktisadi faaliyetlerin yavaşlamasına neden oluyor. Bunun sebebi, ithalata bağımlı bir üretim yapısının oluşmuş olmasıdır. 8 yıl düşük kur-yüksek faiz politikasının getirdiği bir sonuçtur. Cari açığın sürdürülemez olduğunu gören Hükümet ve Merkez Bankası, zorunlu olarak kur artışını istedi. Şimdi de kuru tutmaya
çalışıyor.
Hükümet ekonomiyi, cari açıkla-durgunluk arasında, bıçak sırtına getirdi. Kur artışı cari açık sorununu çözecektir. Ancak bu nedenle en az bir yıl, üretimdeki artış duracak ve büyüme oranı düşük kalacaktır. Süreci hızlandırmak için Hükümetin yerli aramalı ve hammadde üretimine destek vermesi
gerekir.
İktisadi faaliyetin daraldığını ve büyüme oranının düşeceğini gösteren göstergeler, ihracatta önceki aya göre gerileme, sanayi üretim endeksi kapasite kullanım oranındaki düşme, reel sektör güven endeksi ve tüketici güven endekslerindeki gerilemedir. Bu anlamda, toplam talep ve yatırım malları talebinde de düşme var.
Söz gelimi, Ağustos ayında, 2005 yılı bazlı Sanayi Üretim Endeksi yüzde 119.3 oldu. Bir önceki aya göre yüzde 2.6 geriledi.
Kapasite kullanım oranı da bir önceki aya göre yalnızca 0.4 oranında arttı. Tüketici Güven Endeksi yüzde 3.3, Reel Sektör Güven
Endeksi de yüzde 2.5 oranında geriledi.
Düşük kur en fazla iç üretimi vurdu.
İç üretimin yerini aramalı ve hammadde ithalatı ile tüketim malı ithalatı aldı.
Sanayi Üretim Endeksi, 2007 yılında 114.3 iken, 2011 Ağustos ayında 119.3 oldu. Yani 4 yılda yalnızca yüzde 3.9 arttı. Kapasite kullanım oranı ise maalesef 2007’de yüzde 80.2 iken, 2011 Ağustos ayında yüzde 76’ya geriledi.
Bu yazıda rakam fazla oldu. Ancak bu rakamların tamamı ekonomideki gidişatı gösteren resmi rakamlardır. 8 yıl süresince Hükümetin ve yanlı medyanın abartısı, halkın gerçeği görmesini engelledi. Medyada reel üretim unutuldu. Toplum, günlük borsa ve finans hareketleriyle ilüzyona sokuldu.
Yıllardır bu kur politikası ekonominin altını oyuyor, ülkenin geleceğini tüketiyor, değişmesi gerekir... Kur dengesi için dalgalı kur sistemi yerine kontrollü kur sisteminin gelmesi gerekir...diye söyledik; dinletemedik.
Bu gün, yalancının mumunun yatsıya kadar yandığını daha net görebiliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları