Ekonomide riskler

Piyasada hoş olmayan ve endişe yaratan tablolar yaşıyoruz. İstanbul'un en önemli caddelerinden Bağdat Caddesi'nde ve birçok AVM'de faaliyet gösteren işletmelerin bir kısmı kapandı. Özellikle turizmdeki gerileme nedeniyle Kapalıçarşı'da 600 dükkan kapandı. Bazı bankalar küçülüyor. Söz gelimi Çekmeköy'de Şekerbank ve HSBC şubeleri kapandı.

Oger bankalardan borç aldı ve Türk Telekom'un yüzde 55'ini 6.7 milyar dolara aldı. Bu 6.7 milyar doları 2015 yılı sonuna kadar aldığı kâr payından geri aldı. Ancak bankalara 4.6 milyar dolar borcu kaldı. Yani elde ettiği kârı ile bankalara olan borcunu kapatmadı. Başka işlerinde kullandı. Şimdi bankaların sırtında Oger'in borcu kaldı. Oger de zor durumda. İş bizim devlet bankalarına kaldı. Devlet bankalarının bu parayı vermesi sonunda bütçeden çıkacaktır. Ekonomi yönetimi vergilere yüklenecektir. Mamafih, ilgili bakan otomotivde ÖTV sinyalini verdi. Vergiler artarsa, özel sektör için yatırıma ayrılacak kaynaklar daralır, tüketici için tüketim imkanları daralır. Sonuçta yatırımlar olumsuz etkilenir.

***

Başbakanın bankacılarla toplantısında, bankalar faiz indirimine razı oldular ve fakat konut kredileri dışındaki kredi faizlerinden alınan ve kredi maliyetlerini artıran yüzde 15 KKDF ile yüzde 5 BSMV gibi vergilerin kaldırılması konusunda bir adım atılmadı. Daha önemlisi, bankaların mevduat faizi ve MB faizleri yıllık olarak belirlendiği halde, kredilerin neden halen aylık faiz üzerinden belirlendiği konuşulmadı. Gerçekte bankaların aylık faiz uygulaması bir istismardır. Bankalara manipülasyon imkanı veriyor ve ayrıca ekonomik kırılganlığı artırıyor.

Başbakan bankaların 2017 büyümesine katkı yapmasını söyledi ve fakat 2017 bütçesinde kamu yatırımlarının bütçe içindeki payı yüzde 12'de kalıyor. Büyüme için yatırımların artması gerekir.

Özel sektör yatırımları da artmıyor. Zira, siyasi ve sosyal riskler yanında OHAL ve hukuk uygulamaları da yatırımları ürküten boyuta ulaştı. 2017 yılına kadar bu engellerin kaldırılması gerekir.

Dahası, uluslararası dış ekonomik dengeler de aleyhimize döndü. IMF 2017 büyüme beklentisini yüzde 3'e düşürdü.

Avrupa Birliği ilişkilerinin askıya alınması riski karşımızda duran en büyük risktir. Avrupa Birliği'nin basın özgürlüğü ve idamı kırmızı çizgi olarak kabul etmesi, AB'nin Türkiye'nin üyeliğini askıya almasına neden olabilir. Bu durum dış ticarette en önemli partnerimiz olan, AB'ye olan ihracatımızı ve sonuçta büyüme oranını olumsuz etkiler.

Fitch'in kredi notumuzu negatife çevirmesinin gerekçeleri de artıyor. Zira Fitch, FETÖ'nün kanlı darbe girişiminin ardından 18 Temmuz'da yaptığı açıklamada, Türkiye'nin kredi notunun darbe girişimi sonrası ekonomik ve siyasi gelişmelere bağlı olacağını belirtmişti. Eğer Fitch de kredi notumuzu yatırım yapılamaz, spekülatif düzeye indirirse, yabancı yatırım sermayesi gelmez.

***

Bugünkü siyasi şartlarda, gençlerimiz yurt dışında yaşamayı tercih ediyor. Bu konuda çok dikkatli olmalıyız. Çünkü bir genci eğitmek beşeri yatırımdır ve bir fabrika kurmak demektir. Maliyetini de toplum çekiyor. Bu hazır yatırımları gelişmiş ülkelere kaptırmak, potansiyel kalkınmamızı olumsuz etkileyecektir.

Maalesef bir çok üniversitede, yöneticiler arasında ideolojik militanlar var. Bunlar listeler hazırlıyor ve birçok öğretim üyesinin sebepsiz ve haksız yere atılmasına neden oluyorlar. Hükümetin bu konuda dikkatli olması gerekir. Çünkü atılan bu öğretim üyeleri de yurt dışına gidecektir. Liste yapan bu militanların zararı topluma yansıyacaktır. 1960 ve 1980 darbeleri sırasında da üniversiteler böyle militanların zararını görmüştü.

Son söz, kurt karanlığı sever... Türkiye bu nedenle 15 Temmuz travmasını yaşadı. Başta Hükümet ve toplum olarak artık yanlış yapma lüksümüz kalmadı.

Yazarın Diğer Yazıları