Ekonomide iyileşme epeyi sancılı olacak
Dünya ve Türkiye, elbette pandemi krizinden çıkacak. Türkiye de iç dinamikler krizden çıkış için daha elverişlidir. Ancak, aynı zamanda hükümetlerin çıkış politikaları da önemlidir. Ekonomi yönetiminin aldığı genişletici kararlarda bu nedenledir. Ancak bu kararların bazıları algı yaratmak içindir. Bazıları TOKİ olarak devletinde içinde olduğu konut sektörünü teşvik etmek içindir ve bazıları da konjonktüre uygun değildir. Bunlar aynı zamanda iç dinamikleri engelliyor ve krizden çıkışta sancı yaratıyor.
1. Nisan ayında ekonomik göstergeler dip yaptı… Mayıs ve Haziranda Nisan ayına göre iyileşme var. Ancak yine de geçen yılın ayının seviyesine çıkamadı.
Merkez Bankası İktisadi Yönelim Anketi sonuçlarına göre, son üç aydaki üretim hacmi;
Nisan ayında yüzde -23,6
Mayıs ayında yüzde -47,3
Haziran ayında yüzde -45.0 oldu.
Bu demektir ki tüketimi teşvik talep artışı yolu ile üretime yansımadı.
2.Yine Merkez Bankası imalat sanayii kapasite kullanım oranı anketlerine göre; Haziran ayında imalat sanayiinde kapasite kullanım oranı yüzde 66.0 oldu. İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranları geçen sene ve bu senenin ilk 2 ayında ortalama yüzde 76 idi. Kapasite kullanım oranının düşük olması üretimde daralma demektir. Bunun içindir ki, ikinci el araba fiyatları yenisine yaklaştı. Ayrıca düşük kapasite oranı birim başına üretim maliyetlerinin artmasına neden oluyor. Maliyet artışı da perakende fiyatlara, TÜFE'ye yansıyor. Ekonomi yönetiminin enflasyonu düşürme hedefi de tutmuyor.
3. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı Haziran ayı güven endekslerinde de Nisan ve Mayıs aylarına göre artış var. Ancak bu endeksleri herkesin içeriye kapandığı Nisan ve Mayıs ayları ile karşılaştırmak doğru sonuç vermez. Doğrusu geçen yılın ayın ayı ile karşılaştırmaktır. Bu haziranda 2019 Haziran ayına göre; Hizmet ve perakende ticaret sektörlerinde düşme, tüketici güveninde ve inşaat sektöründe artış var.
Ekonomi yönetimi bir yandan talep artışı yaratarak ekonomide canlanma ve büyüme sağlamak istiyor. Diğer yandan konut sektörüne çok düşük faizli kredilerle teşvik ediyor. Sonuçta talep stokta olduğu için üretime katkı sağlamayan, katma değer yaratmayan konut satışlarına kayıyor. Bu durumda ekonomide kısmen ve geçici bir canlanma olur ve fakat kalıcı büyüme sağlanamaz. Buna rağmen hükümetin konuta bu kadar imkan sağlaması demek ki devletinde TOKİ olarak işin içinde olmasından kaynaklanıyor.
4. Kamu ve özel yatırımlar iki senedir daralıyor. Dağıtılan krediler ve paralar yatırımları uyarmadı… Üstelik Betam'ın ikinci çeyrek için derlediği verilere göre, kamu yatırımları da geçen yılın ikinci çeyreğine göre yüzde 17,6 oranında daraldı. Bu şartlarda dağıtılan paralar konut alımları dışında altın ve dövize gitti. Toplam döviz mevduat hesabı 19 haziranda 225,6 milyar dolara yükseldi. Dahası dolara talep artışına eksi reel faizler de eklenince kur artışı tetiklendi. Hem de enflasyon hesabı şaştı.
5. Hükümet eğer ekonomiyi kendi haline bıraksaydı, iç dinamikler daha çabuk toparlanma getirirdi. Yanlış müdahale ters taraftan kesti ve çıkışı daha da sancılı yaptı.
Bu verilere göre hesaplandığında; bu yıl Nisan-Mayıs ve Haziranı kapsayan üçüncü çeyrekte GSYH'da yüzde 7 dolayında bir daralma olur. (Betam yüzde 6.5 olarak hesaplamış.