Ekonomide durgunluk
2012 ikinci çeyrekte Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) yüzde 2.9 oranında büyüdü. Büyüme oranı yılın ilk altı ayında ise yüzde 3.1 oldu. Anlaşılan odur ki, bu sene büyüme oranı Orta Vadeli mali planda öngörülen yüzde 4 büyümenin altında kalacaktır. Yüzde 1.5 dolayındaki nüfus artışını dikkate alırsak, fert başına büyüme daha düşük olacaktır. Bu nedenle ikinci çeyrek büyümeyi, durgunluk olarak tanımlayabiliriz.
Aslında başta Euro bölgesi borç sorunu, küresel dünyada büyümeyi olumsuz etkiledi. Dünyada talep daraldı. Yatırım sermayesi hareketi yavaşladı.
2012 yılında Türkiye’de büyüme dünya ortalamasından biraz fazla, ancak gelişmekte olan ülkeler ortalamasından daha düşük kalacaktır. Gelişmekte olan ülkeler içinde, en son tahminlere göre 2012 yılında Asya Pasifik ülkeleri ortalama yüzde 4.9 oranında, Latin Amerika ülkeleri ise ortalama 3.3 oranında büyüyecektir.
1)Türkiye’de büyümenin düşmesine en başta talepteki durgunluk etkili olmuştur. Toplam talebin bileşenleri olarak, ikinci çeyrekte yerleşik ve yerleşik olmayan hane halklarının yurt içi tüketimi sabit fiyatlarla yalnızca yüzde 0.4 oranında büyümüştür. Devletin nihai tüketim harcamaları ise yüzde 4.4 oranında artmıştır.
Gayri safi sabit sermaye oluşumunda ise yüzde -7.4 oranında bir düşme olmuştur. Hükümetin ilan ettiği teşviklere rağmen, yatırımlarda daralma olmuştur. Bunun bir nedeni küresel yavaşlama, bir nedeni ortalama tasarruf oranının düşmesi ve bir diğer ve belki de en önemli nedeni de Türkiye’de terörün tırmanmış olmasıdır.
Yatırımların daralması ve büyümenin dış kaynak girişine bağımlı bir yapı kazanması, sürekli büyümenin önünde engeldir. Türkiye düşük büyüme ile cari açığını yeteri kadar düşüremez. Çünkü üretim dışa bağımlı bir yapı kazanmıştır. Ancak düşük büyüme ve yatırım sermayesindeki gerileme, 320 milyar dolar tutan dış borç ve 380 milyar dolar olan yatırım pozisyonu açığını zorlayacaktır.
Başbakan ve Ana Muhalafet Partisi Genel Başkanı, yalnızca argo laf yarıştırıyor ve Türkiye’nin bu gerçeğini göremiyorlar. Hükümet üyeleri Avrupa ekonomisini idare etmek iddiasından, büyüme sorununa objektif bakamıyorlar.
2) Sektörel bazda bakarsak, önemli sektörlerden toptan ve perakende ticaret yüzde 1.2 büyüme ve inşaat sektöründeki yüzde 0.4 büyüme, bu iki sektörde de daha büyük durgunluk yaşandığını gösteriyor. İnşaat sektöründeki durgunluk, istihdamı da daha olumsuz
etkilemektedir.
İmalat sanayiinde yüzde 3.4 oranındaki büyüme ise ortalama büyüme oranının üstünde oldu. İmalat sanayinin GSYH içindeki payı yüzde 25.9’olarak diğer sektörlere göre daha yüksektir. Bu nedenle imalat sanayiinde daha yüksek büyüme olması, olumlu bir sonuçtur.
3) İkinci çeyrekte ihracattaki gelişme hızı yüzde 19.8 ve ithalattaki gelişme hızı ise yüzde -3.6 oldu. İhracattaki büyüme olmasaydı, GSYH’daki büyüme daha düşük kalacaktı.
Sonuç, Türkiye geçen yıla kadar hazır yedi... Borç harç ve varlık satışları ile büyüdü... Maalesef bundan sonra hazır yediklerimizi ödeyeceğiz.