Ekonomi nereden geliyor, nereye gitmeli? -4-
Dün bu köşede, Türkiye’nin rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçmesi ve istihdam yaratması gerektiğini ifade etmiş ve bunun için rekabet şartlarının çalışması, spekülatif piyasa yapısının ve oligopollerin önlenmesi, yatırım teşviklerinin etkin hale getirilmesini 6 madde halinde yazmıştım. Bugün devam ediyorum:
7) Üretim ekonomisine geçişte, kur sisteminin de değişmesi kaçınılmaz olacaktır.
Dalgalı kur politikası, hem içeride rekabeti bozuyor, sektörler arasında, işletmeler arasında haksız rekabet yaratıyor, hem de dışarıya karşı Türkiye’nin rekabet gücünü düşürüyor.
Dalgalı kur sisteminin temel gerekçesi, kur dengesini sağlamaktır. Başka bir ifade ile teoride ve gelişmiş bir piyasada uygulamada, dalgalı kur sistemi, otomatik olarak kur dengesini sağlar. Cari açık veren bir ekonomide döviz talebi artar.. Talep arttığı için de kurlar artar. Kur artışı ihracatın artmasını sağlar. Dış cari açık dengeye gelir.
8) Yatırım, sermaye mallarına ve teçhizat stokuna yapılan ilavedir. Küreselleşme yatırım anlayışını değiştirmiştir. Plasmanlar yatırım olarak tarif edilmeye başlanmıştır. Oysa ki örneğin, Türkiye’de borsaya plasman yapmak, yatırıma dönüşmüyor. Zira borsada yabancı sermaye oranı yüzde 60-65 olduğu için kârlar dışarıya gidiyor.
Türkiye’de toplam talep, piyasa yapısı, kambiyo sistemi, yerli ve yabancı yeni yatırımlar için caziptir. Buna karşılık,
* Özel tasarruf oranı,
* Yabancı sermaye ve kur politikası,
* Kamu altyapı yatırımları,
* Rekabetçi vergi sistemi,
* Teşvik politikası ve
* Bürokrasi açısından
Yerli ve yabancı yatırımlar için yeterli altyapı yoktur.
9) Planlama, yatırım projelerine yol gösterir, beklentileri olumlu etkiler ve istikrar unsuru olarak algılandığı için ülke riskini düşürür. AKP’nin fiilen planlamayı neden kaldırdığı anlaşılır gibi değil. Yerine getirilen üç yıllık program iktisatla dalga geçercesine gayri ciddi bir programdır. Yeniden planlama yapılması gerekir.
Bu yeni plan bir “yapısal dönüşüm planı” planı olmalıdır. Özelliklerine gelince:
* Ekonomik ve sosyal gelişmeyi öngören bir “ekonomik ve sosyal gelişme planı” olmalıdır. Bugünkü spekülatif piyasa yapısını ve rant ekonomisini önleyecek politikaları içermelidir. Yalnızca slogan düzeyinde hedefler değil, inandırıcı olması ve güven vermesi için bu hedeflerin nasıl gerçekleşeceği de yer almalıdır.
* Hem uzun dönemli bir perspektiften bakan, hem de kısa dönmede bir yıllık devrelerle ekonomik ve sosyal gelişmelere kısa sürede intibak edebilecek “dinamik” bir yapıda olmalıdır. 1963’te 15 yıllık perspektiflerle yapılan 5 yıllık planlar ve yıllık programlar on yıl yüksek büyüme ve istikrar sağladı... Yani Türkiye planlamaya yabancı değil.
* Ulusal sanayileşme ve sektörel değişim planı olmalıdır. Türkiye yeni teknoloji ithal etmek yerine, bu teknoloji ile üretilmiş malları ithal ediyor. Planlama içinde bu yanlışı düzeltmek de yer almalıdır.
* Bu planda devletin ekonomideki yeri ve devletin yapısı yeniden tarif edilmelidir.