Ekonomi de siyaset gibi balon yaptı
2012 yılında, altın dahil, tüm finansal yatırım araçları reel anlamda, yatırımcısı için kayıp getirirken, borsa bir yılda reel olarak yüzde 37 oranında kazandırdı. İMKB dünyanın en fazla kazandıran yatırımı oldu. İMKB 2011 yılında yüzde 27.74 reel kayıp getirmişti.
2011 yılı ve 2012 yılında İMKB 100 endeksi 68 yüzde puanlık bir hareket gösterdi. Finansal yatırım araçları getirileri arasında bu kadar fark olursa ve borsanın (2011-2012) iki yıldaki hareketi bu kadar yüksek olursa, ekonomi aşırı kırılgan ve istikrarsız demektir. Böyle bir piyasa da spekülatif piyasadır.
Borsadaki balon nereye kadar gider? Daha çok şişmesi menkul değerlerle, reel varlıkların arasında irtibatın daha fazla açılmasına neden olacaktır. 2008 krizinin nedeni de ABD ve Avrupa da menkul değerlerin balon yapmasıydı.
Finansal yatırım araçlarının TÜFE’ye
göre yıllık reel getiri oranı (Yüzde)
2011 Yılı 2012 Yılı
Mevduat faizi -2.79 0.89
Borsa -27.74 37.31
Dolar 11.23 -9.95
Euro 10.78 -10.30
Külçe altın 31.06 -7.60
Faize gelince... 2012 yılında TÜFE’ye göre düzeltilmiş, mevduat brüt faizinin 0.89 oranında bir getirisi oldu. Eğer brüt reel faizden yüzde 16 dolayında stopajı düşersek, mevduatın reel getirisi sıfıra yakın, yüzde 0.76 olacaktır. Faizin sıfıra yakın olması, kaynakların sıfırdan yeni yatırımlara gitmesini sağlar. Ne var ki ne yerli ne de yabancı sıfırdan yapılan yatırımlarda artış olmadı. Para borsaya gitti. Borsa balon yaptı.
Borsadaki işlemlerin yüzde 60 ile yüzde 70’i yabancılar tarafından yapıldı. Bunun için de gelen yabancı sermaye sıcak para olarak geldi. Gerçekte borsa bizim gibi ülkelerde yatırımlar için dağınık tasarrufların toplandığı bir havuz işlevi yapar. Ancak kırılgan bir ekonomi nedeniyle, yerli ve yabancı sermaye sıfırdan yeni yatırımlara gitmiyor, spekülatif piyasada kalıyor.
2012 yılında altın da yatırım yapanlara reel olarak yüzde 7.60 oranında kayıp getirdi. Oysa ki 2011 yılında külçe altın reel olarak yüzde 31.06 oranında reel getiri sağlamış ve en fazla kazandıran finansal yatırım olmuştu.
Euro ve dolar da 2011’de TL karşısında değer kazanmış ve fakat 2012’de yeniden TL karşısında değer kaybetmiştir. Yani 2012 yılında TL değer kazanmıştır. Bu yüzden dolar ve euro yüzde 10 dolayında reel kayıp getirmiştir. Aslında dövizi bir yatırım aracı gibi görmek ve yatırım yapmak doğru değildir. Ancak Türkiye’de sıcak para kırılganlığı artırıyor. Yabancı paraya yatırım aracı gibi bakılıyor.
Aralık ayında Merkez Bankası’nın hazırladığı 2003 yılı TÜFE bazlı reel kur endeksi 118’dir. Yani TL yüzde 18 değerlidir. Böyle oldukça Türkiye cari açıktan kurtulamaz. Mamafih 2012 yılında büyüme oranındaki düşmeye rağmen halen 50 milyar dolar cari açık var.
TL’nin yüzde 18 değerli olması halinde, ihracatçı peşinen yüzde 18 kaybediyor. Ayrıca Türkiye’de üretim maliyetleri de yüksektir.. Çünkü imalat sanayisinde kapasite kullanım oranı düşüktür. İmalat sanayisi kapasite kullanım oranı, 2012 yılında yüzde 74.5 ile yüzde 72.9 arasında değişti. Değerli TL ve yüksek üretim maliyetleri birleşince, ihracatta rekabet gücümüz düşüyor. Ne yapsak cari açığı çözemiyoruz.
Cari açık için ezber haline gelmiş olan, akaryakıt ve büyümeyi ileri süreceklere, dün de verdiğim örneği veriyorum. Çin de petrol ihracatçısıdır... Ve Çin dünyanın en yüksek büyüme oranını tutturan ülkedir.