Eğitimde mülakat meselesi
Türkiye’nin yakıcı gündemini işgal eden önemli konulardan birisi de kamuda işe alımlarda liyakate önem verilmemesi ve kayırmacılık yapılmasıdır, bu ülkede yaşayan herkes de bu acı gerçeği bilmektedir.
Peki, KPSS yani Kamu Personeli Seçme Sınavı varken kim, nasıl kayırmacılık yapıyor?
KPSS sorularının çalındığı sınavlara şaibe karıştığı vakaları bir kenara bırakırsak işe alımlarda kayırmacılığın asli anahtarı mülakatlardır. Mülakatlar doğası gereği şeffaf olmayan, sübjektif kararlar içerir, ortada yazılı ve adil bir sınav olmadığı için istediğini, istediğin gibi eleyebilirsin.
Zaten KPSS sınavında başarılı, hatta çok başarılı olan birçok kişinin iş mülakata gelince elendiği de herkesin açık ve net olarak bildiği bir gerçektir.
Hemen hemen tüm kamu alımlarında durum böyleyken özellikle öğretmen alımlarında mülakat yapılması çok büyük bir tartışmaya konu olmaktadır.
Bu kadar büyük tartışma yaratmasının en önemli nedeni öğretmen yetiştirmenin çok büyük bir oranda kamusal eğitim kurumları eliyle yapılmasıdır.
Yani devlet eli ile yetiştirilen öğretmen adaylarını devlet zaten tanıyor ve bilgi seviyesini ölçmüş biliyor bu durumda neyin sınavını, neyin mülakatını yapacak?
Öncelikle Millî Eğitim Bakanlığı’na şunu soruyorum: Öğretmen olamayacak, sınavda ya da mülakatta elenecek kapasitede birini niye eğitim fakültesine alıyor, niye mezun ediyorsun?
Millî Eğitim Bakanlığı bir kişiye sen öğretmen olabilirsin diye diploma verdikten sonra dönüp işe alımda kişiyi sınavda elemesi, sen öğretmen olamazsın demesi hangi akıl ve hangi mantığın ürünüdür?
Bu noktada söylemek isterim ki eğitim asla ve kat'â bir ticari faaliyet değildir, eğitimi ticarete konu etmek hiçbir şekilde kabul edilemez!
Yaşadığımız çağda parasız ve kaliteli bir eğitim en temel insan hakkıdır!
Açıkça belirtmek gerekir ki AKP iktidarının en başarısız olduğu konu eğitimdir!
AKP tarafından uygulanan ideolojik olarak saplantılı, “dindar ve kindar nesiller” yetiştirmeye yönelik eğitim politikaları bilimsel eğitimin yerini alınca ülkemizde ana okuldan üniversiteye kadar her kademede eğitimin niteliği olağanüstü bir şekilde düşmüş bulunmaktadır.
Eğitimin niteliğinin düşmesinin yanı sıra eğitim faaliyetleri ticarileşmiş, sadece ticarileşmekle de kalmayarak birçok noktada bilimsel ve çağdaş eğitime düşman olan tarikat ve cemaatlerin eline geçmiştir. FETÖ terör örgütünün eline geçen okul, dershane ve yayın organları bunun en önemli kanıtıdır.
Dostlar bakın öğretmenler bir toplumun bekası ve geleceği için en önemli kişilerdir; iyi öğretmenler elinde, nitelikli eğitim alan toplumlar yükselirken, yetersiz öğretmenler elinde niteliksiz bir eğitime mahkûm edilen toplumlar ise beka sorunu yaşayacaklardır.
Kimin öğretmen olacağını belirlemek bu kadar önemli bir işken araya adam kayırmacılığına yol açan mülakatı sokmak kabul edilebilir mi?
Ayrıca bir mülakatta kişiye ait neyi ölçeceksin, neyi ölçebilirsin?
Bilgi seviyesini ölçeceksen adil ve şeffaf bir sınav olan (olması gereken) KPSS varken mülakata ne gerek var? Ayrıca bu kişinin tüm okul bilgileri de elinde, gelişmesini ve benzeri özelliklerini istediğin zaman görebiliyorsun değil mi?
Yok, kişiyi görüp tanıyacağım, şekli şemalini görüp hâl ve hareketlerini tartıp öğretmen olup olmayacağına karar vereceğim diyorsan bunu zaten Eğitim Fakültesi’nde yapman gerekmiyor mu?
Hani mülakat yapacağım yasa dışı bir bağı var mı yok mu onu anlayıp ona göre atama yapacağım diyorsan bu da çok büyük bir saçmalıktır! Bir kişinin yasa dışı bağlantıları varsa zaten mahpusta olması lazım, nasıl oluyor da üniversite okuyup, mezun olup, işe başvuruyor?
Mülakatta yapabileceğin tek eleme “bizden olan, olmayan” elemesidir yani senin siyasi, dini ya da sosyal görüşünü benimsemeyen kişileri şeffaf olmayan, sübjektif kararlarla elemek kendi yandaşlarını atamaktır.
Elbette doğru düzgün bir eğitim planlaması yapmaz, hangi dalda kaç öğretmen ihtiyacım var ve gelecekte ne kadar öğretmene ihtiyacım olacak analizini adam gibi doğru düzgün yapmazsan sonuçta bir sürü mezun verir sonra bu mezunları doğrudan atamak yerine aralarında eleme yapmak zorunda kalırsın.
Elerken de yandaşlarını seçebilmek için adil bir sınav yerine mülakat da mülakat diye tutturursun…