Eğitim; demokrasi ve kalkınmanın alt yapısıdır
Aksak bir demokrasinin ve otokrasinin olduğu ülkelerde, hangi sosyo-ekonomik sistem olursa olsun, iktidara gelenler önce eğitimi kendi hedefleri, kendi ideolojileri ve iktidarda kalma hesapları içinde değerlendirirler ve planlama yaparlar. Çünkü; Eğitim bir toplumun geleceğini, yönetim sistemi ile ilgili tercihlerini, biat kültürünü ve potansiyel kalkınmayı etkilemenin şifrelerini barındırır.
Genel olarak dünyada her ülkede çeşitli ideolojik gruplar, eğitimi kendi çizgilerine çekerek bu yolla toplumu kendi hâkimiyetleri altına almanın bir aracı olarak kullanmıştır. Türkiye bu sorunu daha yeni atlattı.
FETÖ tarikatı, çocukları ailesinden alarak okutuyor ve meslek sahibi yapıyordu. Şimdi tarikatın, eğitim yaptırdıkları gençlerin üniversitelere ve orduya sokulması için soru çaldığını da öğrendik.
Diğer gençlerin hakkını yemek gibi, hem günah, hem de haksız rekabet yaratmış olmak maalesef bu tarikatın hiç aklına gelmiyordu. Darbe teşebbüsü gösterdi ki, bu tarikat yetiştirdiği insanları insani amaçlarla değil de, ideolojik amaçlarla ve onları kullanmak için yetiştiriyormuş.
Özellikle Siyasi İslam'ın hâkim olduğu ülkelerde yalnızca Siyasi İslam ideolojisini destekleyen eğitim programları yapılıyor. Eğitimde etkinlik için en yetenekli olanların seçilmesi gerekir. Militanların seçilmiş olması hem eğitimde fırsat eşitliğini bozar hem de etkinliği düşürür. Sonunda fatura topluma çıkar.
Eğitim hem gelişmenin ve değişmenin bir aracıdır, hem de gelişmeyi, değişmeyi ve bilgiyi aktarma aracıdır. Aynı zamanda toplumda eskiyen, uygulama kabiliyetini kaybeden, siyasi, sosyal ve demokratik gelişmeyi tıkayan değerlerin yerine daha uygun ve etkin yeni değerlerin geçmesini sağlar. Bu nedenledir ki, eğitim demokratik olmalı, özgür olmalı ve Hitler'de olduğu gibi bir kişiye veya komünizmde olduğu gibi bir partiye hizmet etmemelidir. Demokratik olmalıdır.
Demokrasi ve eğitim arasında üç sıkı bağ var;
Demokrasi ve özgürlük, eğitimle öğrenilir ve geliştirilir. Demokrasinin yaşaması için demokrasi kültürünün öğrenilmesi ve yaşatılması gerekir. Başka bir ifade ile demokrasinin alt yapısı eğitimdir.
Eğitimin, tedrisatında, içeriğinde demokratik ilkelerin olması gerekir. Aynı zamanda uygulamanın da demokratik yolla olması gerekir.
Eğitim ile demokrasi arasında doğrudan bir ilişki var. Demokrasilerde eğitim tarafsız ve daha etkin yapılır. Toplumsal yararları daha yüksek olur. Buna karşılık eğitilmiş toplumlarda da demokrasi daha çok tutunur ve başarılı olur.
Özetle "Eğitim düzeyi yüksek olan bir toplumda demokratikleşme daha hızlı, demokrasinin yerleştiği bir toplumda eğitim düzeyi daha yüksektir."
Yani eğitim ve demokrasi karşılıklı olarak birbirini besleyen bir süreç oluşturur.
Eğitim, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, toplumun ihtiyaçlarına göre, ekonomik gereksinmelere göre, değişen ve pragmatik olmalıdır. Bu eğitim sisteminin. Türkiye'deki gibi her gelen siyasi iktidara ve hatta her Milli Eğitim Bakanı'na göre değişmesi demek değildir.
Parantez içinde söylemek gerekir ki eğitim sistemi artık Türkiye'de öteden beri tamamıyla siyasete, siyasilerin ideolojisine çalışan bir kurum haline gelmiştir.
Türkiye'de, Köy Enstitüleri uygulaması, pragmatik bir yol idi. Köye ve köylüye hem eğitimi hem de üretim tekniğini öğretiyordu. Siyasi nedenlerle kapatıldı.
Türkiye'de de bugün pragmatik dünya düzeni değil, uhrevi dünya önde tutuluyor ve bu durum beşeri sermayenin dışarıya gitmesine (Beyin Göçü) neden oluyor. Eğer bu sistem böyle devam ederse Türkiye orta vadede teknolojik bir çöküş yaşayacaktır. Sanayi Devrimi'ni kaçıran Osmanlı, bilgi çağını kaçıran Türkiye'nin bundan sonra hiçbir devrimi ve çağı yakalaması mümkün olmayacaktır.