Egemenliğimiz ayaklar altında
ABD'nin Suriye özel temsilcisi James Jeffrey, Suriye'de PYD dışında kalan Kürtlerden oluşan Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile 9 Aralık'ta Gaziantep'te bir araya geldi.
Bu haberi ne Anadolu Ajansı, ne de Türkiye'nin başka bir haber ajansı haber yaptı.
Voice of America-Turkish (VOA) yani Amerika'nın Sesi'nin Türkiye haberlerinden bu toplantının yapıldığını öğrendim.
Suriye özel temsilcisi James Jeffrey'nin başkanlık ettiği ABD heyeti ile Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi Türkiye'nin Gaziantep ilinde toplanıyorlar da Türkiye'nin yetkilileri acaba nerede?
Bu toplantıdan haberleri var mı?
Yoksa Millî egemenliğimizi ayaklar altına alan bu toplantıya kim neden, nasıl izin verdi?
Gaziantep'te düzenlenen toplantıda, Jeffrey'nin "Rakip Kürtlerin" taleplerini dinlediği vurgulanıyor.
"Rakip Kürtler" ifadesi haberde "Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi" için söyleniyor.
ENKS kısa adlı bu kuruluşu temsilen toplantıya 5 kişi katılmış.
Suriye özel temsilcisi James Jeffrey'nin başkanlık ettiği ABD heyetinde ise 8 kişi yer almış.
Ayrıca Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın yetkilileri de Jeffrey'ye eşlik etmişler.
Basına kapalı olarak düzenlenen toplantının fotoğraflarının paylaşılmasına bile izin verilmemiş. ABD tarafı da açıklama yapmamış.
VOA Türkçe'nin ulaştığı heyet üyelerinden ENKS Kobani Yerel Meclisi Başkanı Ali İbrahim, hem Suriye'nin kem Kürt bölgesinin durumunu konuştuklarını söylemiş.
Kürtlerin Suriye'nin geleceğinde yer almasını istediklerini belirten İbrahim özetle, "Toplantımızın genel gündemi Suriye'nin durumu oldu. Özel olarak Rojava oldu. Kürtlerin haklarının anayasada yer alması, Kürtlerin Suriye'nin geleceğinde yer almasını istedik. Daha önce de Mart ayında Avrupalıların da olduğu bir heyetle görüşmüştük. ENKS gelecekte çözüm sürecinde yerini alacaktır, bu mesajı aldık" dedi.
Peki, bu çözüm sürecinde Türkiye nerede?
23 Mart'ta Cenevre'de Suriye'nin geleceğine yönelik oturumlara katılan ENKS temsilcisi Abdulhekim Beşar, "Suriye Hükümeti ile şu ana kadar yapılan oturumların bir kısmında anlaşmadık. Değişim sürecinin görüşülmesi halinde Kürtlerin davası da görüşmelerin bir parçası olacaktır. Belgelerde açık bir şekilde Suriye'nin Kürt, Arap, Türkmen ve diğer etnik oluşumların vatanı olduğu belirtiliyor. Kürt halkının hakları gelecekteki Suriye Anayasası'nın içinde yer alarak, Kürt karşıtı ırkçı siyasetin kalmaması gerekiyor. Cenevre'deki oturumlarda Kürt temsilcilerinden söz edenlerin ENKS ve Suriye ilişkilerini bozup, Kürtleri PYD ve Suriye rejiminin kucağına atmaya çalışıyorlar" demişti.
Gaziantep toplantısına katılan ENKS Başkanlık Konseyi Üyesi Faysal Yusuf ise "Biz ENKS olarak, uluslararası toplumun kararıyla, siyasi bir çözüm istiyoruz. Yeni bir Suriye kurulduğunda Kürt halkının haklarının savunulması gibi taleplerimiz var" demiş.
Jeffrey'nin Gaziantep'te ENKS yetkilileri ile yaptığı zirvenin ne anlama geldiğini Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal'a sordum.
Ünal, "Jeffrey'nin Gaziantep'te yani bizim topraklarımızda Suriyeli Kürtler denilen gruplarla toplantı düzenlemesi kafaları iyice karıştırdı.
Kimse 'kardeşim sen bizim topraklarımızda Suriyeli Kürtler denilen gruplarla nasıl toplantı yaparsın' diye sormuyor. O zaman insanın aklına türlü türlü sorular geliyor. Bu toplantıyı yapması için Jeffrey'ye biz mi telkinde bulunduk? Eğer öyleyse amacımız nedir? Bir yandan PYD'ye verdiği destekten dolayı haklı olarak ABD'ye kızıyoruz, nerdeyse ABD ile bu konudan dolayı silahlı çatışmayı bile göze alacakmışız gibi bir hava var, öte yandan da aynı ABD'nin sivri dilli Suriye Temsilcisi Jeffrey, Suriye krizinden en fazla etkilenmiş şehirlerimizden Gaziantep'te 'Suriyeli Kürtlerin temsilcileri' ile gizli toplantı yapıyor. Ve haberi sadece Amerika'nın Sesi Radyosu veriyor" diye konuştu.
Prof. Dr. Hasan Ünal'a göre, Türkiye, Suriye politikalarında birçok doğruyu da birçok yanlışı da ısrarla yapmaya devam ediyor ki Jeffrey'nin Gaziantep'teki toplantısının Türk makamlarının izni, bilgisi olmadan düzenlenmesi de mümkün değil.
Ünal, "PYD özerklik ve yeni anayasa istiyor, bunlar da özerklik ve yeni anayasa istiyorlar. O zaman bizim açımızdan ne değişecek" diye de soruyor.
Peki, asıl soru şu; Türkiye, PYD/YPG'nin Suriye sınırımızda Kürdistan kurmasını istemiyor da ENKS'nin Kürdistan kurmasını istiyor mu?
Bu sorumu yönelttiğim Prof. Ünal, "Esas mesele Suriye'nin bir federasyona sürüklenmemesi. Orta Doğu'da hiçbir etnik veya mezhebî federasyon kalıcı olamaz. Sadece bir sonraki aşamada o ülkenin hangi sınırlar üzerinden bölünüp parçalanacağı belirlenmiş olunur. Bu filmi daha önce Irak'ta görmedik mi?
Önce bizlere Barzani bölgesi Irak'ın istikrarlı bir parçası, Irak'ın toprak bütünlüğünün bir unsuru diye pazarlandı; ama Barzani, ortamın uygun olduğunu düşündüğü anda 2017 yılının Eylül ayında bağımsızlık referandumu düzenlemedi mi? Türkiye açısından en doğrusu Suriye'yi mevcut anayasal yapısı içerisinde desteklemek. Yani millî-üniter devletin devamını savunmaktır" diye yanıtladı.
Değerli okurlarım millî egemenliğimizin bu denli yok sayıldığı, bu denli vurdumduymaz olunduğu günleri ne acı ki yaşıyoruz.
"Türkiye'nin beka sorunu" var diyen MHP'li Devlet Bahçeli ne der ki?