Düşmeyi, uçmak sanıyorlar...
“İnan Halûk, ezeli bir şifâdır aldanmak!”
diyordu Tevfik Fikret, gelecek olarak gördüğü oğluna.
Bugün Türkiye de, AKP iktidarıyla, Tevfik Fikret’in çok sevdiği ama onu hüsrana uğratan oğlu Halûk’un kaderine doğru gidiyor.
Sınırlarımızda özerk Kürt devletleri kuruluyor, içimizde Kürt polis örgütünün provaları yapılıyor, ama iktidar “ezeli bir şifa” ile bizleri aldatıyor.
Belki, kendisi de aldanıyor.
*
Bakınız, dün bir haber kanalında CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin ile AKP milletvekili Prof. Dr. Naci Bostancı
tartışıyor.
Konu, sınırımızdaki Kürt devlet oluşumları.
AKP’nin yönetici-milletvekili Prof. Bostancı şöyle dedi:
“Ya dövüşeceğiz, ya sevişeceğiz.
Bugüne kadar dövüştük de ne oldu?”
Adnan Keskin kendisine gerekli yanıtları verdi.
Bir de ben vereyim.
Tecavüze uğramak sevişmek midir?..
Bugün Türkiye’nin “sevişe sevişe” bir tek dostu kalmış mıdır?
Hem çevresinde, hem Avrupa’da, hem de Müslüman ülkeler içinde.
Deyiniz ki, “İşte dostumuz şu ülkedir!”
Biz de öğrenmiş olalım.
*
AKP milletvekili Prof. Naci Bostancı
diyor ki:
“Bizim de, Kürtlerin de, Acemlerin de bir iradesi olacak. Sürekli tehdit algısı ile olmaz. Barış müzakere imkanlarından kaçmamak gerekir.
Kendi içimizdeki problemi çözersek PYD sorun olmaz.”
Beyefendi hoca!
Kendi içimizdeki problem nedir? Teröre teslim olmak mı?
Nasıl çözecektiniz de, 11 yıllık tek parti iktidarınızda çözemediniz?
Kürtlerin iradesinin ne olduğunu hepimiz biliyoruz.
Çeşitli aldatma, oyalama ve zaman kazanma taktikleri ile kendi devletlerini kurmak..
Sürekli tehdit algısı var da, siz bunu ne olarak algılıyorsunuz?
Sizin deyiminizle “sevişe sevişe” bu tehdit ortadan kalktı mı şimdi?
*
AKP milletvekili Prof. Naci Bostancı dedi ki:
“Tarihi kader diye bir şey var.”
Tamam, tarihten gelen gelişmeler bugün için de belirleyicidir.
O halde, tarihten ders almadınız mı?
Tarihi kader bize neler söylüyor?
Geçmişte Osmanlı zamanında da, Cumhuriyet kurulurken ve kurulduktan sonra da, Türkiye’deki bölge hareketlerini tarih size söylemiyor mu?
“Bölücü kadere” iman mı istiyorsunuz?
Daha doğrusu, bölücülüğü kader olarak mı kabul ettiniz?
Ayrıca, “tarihi kader” gibi, “coğrafi kader” de söz konusudur. Doğru.
Niye, bizim kaderimizi Kürtlerin ve Acemlerin kaderine bağlamak istiyorsunuz da; onları bizim belirleyeceğimiz kadere ortak etmiyorsunuz?
*
Fizikçiler diyor ki, “Bir şeyin doğması, beslenmesi, çoğalması; başka bir varlığın bozulup, çürümesiyle oluyor.”
Doğanın fizik kuralı bu.
Kürt devleti “doğarken” ne yok olacak?..
Kürt devleti “beslenirken” kimin besini yok olacak?
Kürt devleti “genişlerken” hangi devlet bozulup, çürüyecek?
*
Çok sevdiği oğlu Halûk Türkiye’ye veda ederken, Tevfik Fikret’in ağzından şu sözler dökülüyordu:
“Bize bol bol ziyâ kucakla getir
Düşmek, etrafı görmemektendir!..”
Bizimkiler de, etraflarını görmedikleri gibi, “düşmeyi de uçmak sanıyorlar.”
Yalnız başlarına uçmalarını dilerim.