Dünyaların yıkıcısı: Openheimer
“Atom bombasının babası” olarak bilinen Amerikalı nükleer fizikçi Robert Oppenheimer’ı konu alan film vizyona giriyor.
Filme Openheimer’ın cani mi yoksa dahi mi olarak gösterildiğini merak ederek gidecek olanların yanı sıra bir de Openheimer’ı filmden önce hiç bilmeyenler olarak gidecek olanlar var.
Bugün Openheimer’ın kim olduğunu her yönüyle ele alamasak da en yalın haliyle anlatmaya çalışacağız.
1967 yılında gırtlak kanseri nedeniyle 62 yaşında hayatını kaybeden Oppenheimer, her yönüyle hem hayran olunan hem de eleştirilere neden olan bir isim olarak tarihe geçti.
1904 yılında dindar olmayan, zengin bir Yahudi ailenin oğlu olarak New York'ta dünyaya gelen teorik fizikçi Robert Oppenheimer, 1925'te Harvard Üniversitesi'nde kimya dalında lisans, 1927'deyse Almanya'daki Göttingen Üniversitesi'nde fizik alanında doktora derecelerini aldı. 1930'lu yıllarda hem Berkeley'deki California Üniversitesi hem de Pasadena'daki California Teknoloji Enstitüsü'nde (CalTech) akademisyenlik yapan Oppenheimer, bu yıllarda öne çıkmaya başlayan Amerikan teorik fizik ekolünün kurucu babalarından biri olarak kabul ediliyor.
İngiltere ve Kanada'nın da desteğiyle oluşturulan gizli Manhattan Projesi'nin temelleri aslında İkinci Dünya Savaşı öncesinde, 1938 yılında Alman radyoaktivite ve radyokimya uzmanları Otto Hahn ve Fritz Strassmann'ın uranyum atomunu parçalaması, yani nükleer fizyonu keşfetmesi üzerine atılmıştı. Böylelikle bir atom bombası elde etmek, teorik olarak gerçek olmuştu.
MANHATTAN PROJESİ VE İLK ATOM BOMBASI
Amerika ve müttefiklerinin Nazi Almanyası'na karşı verilen savaşta atom bombası elde etmek için atacakları ilk adım, bundan 4 yıl sonra, 1942'de geldi. Gizli Manhattan Projesi, ilk atom bombasının bilimsel ve teknik tasarımı, yapımı, düşman faaliyetlerinin takibi, güvenlik ve askeri istihbaratın kurulumu ve bombanın kullanımını planlamak amacıyla oluşturuldu.
Korgeneral Groves, Proje Y olarak da bilinen, New Mexico eyaletinin Los Alamos kenti yakınlarında Mahhattan Projesi tarafından atom bombası tasarlayıp inşa etmek için kurulan Los Alamos Laboratuvarı'nın başınaysa teorik fizikçi Robert Oppenheimer'ı getirdi. Oppenheimer laboratuvarın direktörü olduğunda fizik dünyasında çoktan tanınan bir isim haline gelmişti bile. Oppenheimer ve ekibi, 1938 yılında Alman kimyacılar Hahn ve Strassmann'ın buluşu olan nükleer fizyonu kullanarak plütonyum atomunun parçalanması temeline dayalı ilk atom bombasını tasarladı.
Amerika, 6 Ağustos 1945'te Japonya'nın Hiroşima kentine ilk adım bombasını attı. İkinci atom bombası ise Nagazaki'ye 9 Ağustos 1945'te atıldı. Atom bombaları atıldığında Almanya zaten teslim olmuştu, ancak Japonya savaşmayı sürdürüyordu. Japonya da 15 Ağustos 1945'te teslim olduğunu açıkladı ve 2 Eylül'de Teslimiyet Anlaşması'nı imzalamasının üzerine İkinci Dünya Savaşı son buldu.
VATAN HAİNİ OLARAK GÖRÜLDÜ
Oppenheimer ABD’nin eline atomun gücünü vermesine rağmen daha sonra hidrojen bombası yapımına karşı çıktığı için “vatan haini” olarak suçlanıp cezalandırılmış, komünizm sempatizanı olduğu iddialarıyla kamuoyu önünde küçük düşürülüp utandırılmış ve ABD Atom Enerjisi Komisyonu, Oppenheimer'ın güvenlik erişimi yetkilerini iptal etmişti.
Sigara tiryakisi olan, sık sık yemek yemeyi ihmal eden ve Fizik bilimine aşık olan Oppenheimer hakkındaki bu karar ise Başkan Joe Biden'ın Enerji Bakanı Jennifer Granholm tarafından neredeyse 70 yıl sonra, 16 Aralık 2022'de geri çevrildi.
Atom Enerjisi Komisyonu'nun 1954 yılında Oppenheimer'ın yetkilerini “hatalı bir süreç” sonucu iptal ettiğini kaydeden Bakan Granholm, yaptığı açıklamada, “Zaman geçtikçe Doktor Oppenheimer'ın maruz bırakıldığı sürecin haksızlığı ve ön yargılı oluşuyla ilgili kanıtlar ortaya çıkarken kendisinin Amerika'ya olan sadakati ve yurtseverliği daha da belirginleşti” ifadelerini kullandı.