Dünya krizinin nedeni: Yanlış küreselleşme

Bugüne kadar, küresel kriz için başta ABD olmak üzere, dünyada bazı önlemler alındı. Londra’da toplanan Dünyanın 20 büyük ekonomisi de (G-20) Büyüme - istikrar ve istihdamı tartışıyor.
Bugünkü krizden çıkış için, büyüme ve istihdamın sağlanması gerekiyor. Ancak Küreselleşme sürecine bugünkü yaklaşım içinde baktığımız sürece, kısa sürede bir sonuç alınması mümkün olmayacaktır.
Öncelik, küreselleşmeyi yeniden tarif edip, dünyayı spekülatif sermayenin tuzağından kurtarmak olmalıdır. Başka bir ifade ile küresel yaklaşım değişmelidir.
Küreselleşmenin özet gerekçesi, tüm dünyada insanlığın refahını artırmak şeklindeydi. Ne var ki, şimdi anlıyoruz ki bu yaklaşım görünen bir yaklaşım olarak tasarlanmış. Asıl hedef, spekülatif sermayenin önünü açmak imiş. Bu nedenledir ki, küreselleşme, global ekonomide devlet - piyasa dengesini ve sektörel dengeleri ve faktörel dengeleri bozdu.
1) Spekülatif fonlar sürece hakim oldu. Bu fonlar daha rahat hareket edebilmek için, Devleti devreden çıkartılmasını sağladı. Türkiye’de de Soros ve tetikçileri aynı kulvarda çalıştı.
2) Küreselleşme sürecinde özelleştirmeden veya piyasadan kârlı şirketleri satın alan “spekülatif sermaye” ile “kısa vadeli sermaye” ve “hedge fonlar” gibi fonlar dolaştı. Özel sektörün borçlanma imkanları arttı. Piyasayı fonlar bastı. Finans sektörü balon yaptı. Buna karşılık, “reel yatırım sermayesi” aynı boyutta dolaşmadı. Zira reel yatırım sermayesi, uzun dönemli risk alan sermayedir.
3) Spekülatif sermayenin cirit atmasına karşılık, İş gücünün dolaşmasına izin verilmedi. Dünyada ücret farklılıkları arttı. Gelişmiş ülkelere ücret farkından dolayı gizli bir kaynak transferi ortaya çıktı. Örneğin, Çin işçisine ayda 150 dolar vererek ürettiği tekstil gibi ürünlerini ABD’ye sattı. ABD işçisine ayda 4000 dolar vererek ürettiği çeliği Çin’e sattı.
4) Kâr transferi de ülkelerin uygulamakta olduğu ulusal politikalara göre, ikili vergi anlaşmalarına göre sınırlı olabildi. Türkiye gibi ülkeler spekülatif sermayeye taviz verdikleri ve ulusal olmayan günübirlik politikalar uyguladıkları için, yabancı sermayenin amortismanı daha kısa oldu (Örneğin Telekom’un 3-4 yılda oldu). AKP iktidarında kâr transferi de yüksek oldu.
Özetle küreselleşme, spekülatif sermayenin bir icadı oldu ve bu nedenle konjonktürel devresi kısa oldu. Reel yatırım, üretim ve istihdama dayalı bir politikanın uygulandığı dönemlerde konjonktürel devreler daha uzun olmuştur. Küreselleşmede tüm faktörler dengeli dolaşmalıdır.
5) özellikle Çin tarafından çıkan ve tartışılan bir husus ta, Dünya para sistemidir. Dünya para sistemini tek başına dolara bağımlı olmaktan çıkarmak gerekir. Dünya para sistemini Dolar yerine, Euro ve Yen’den oluşan bir sepete bağlamak gerekir. Bu sepette yer alacak her üç paranın ağırlığı, ülkelerin GSYH’sı ile orantılı olmalıdır.
Böyle bir sepete bağlanacak dünya para sistemi daha güvenli ve istismara imkan vermeyecek bir sistem olacaktır.
6) Üçlü sepete bağlı para sistemine geçildikten sonra, yeterli bir süre içinde yapılacak hazırlıkla Dünya Merkez Bankası kurulmalıdır. John Maynard Keynes 1944 yılında bir Dünya Merkez Bankası kurulmasını önermişti. Keynes’e göre bu banka bütün ülke merkez bankalarının üstünde bir uluslararası merkez bankası konumunda olacak ve “bancor” adlı bir rezerv yaratabilecekti. Keynes’in önerisi bugün için geçerli bir öneridir.
Birleşmiş Milletler kararı ile ve arkasında Birleşmiş Milletler’in olduğu bir Dünya Merkez Bankası ve bu bankanın yaratacağı rezerv para bancor (altın para), para sisteminde istikrar sağlayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları