Dünya hapşırınca biz grip oluyoruz

2009 Dünya Finansal Krizi'nde, eksi reel faiz uygulaması ve para genişlemesi ile banka kurtarmalar yeniden istikrar getirdi ve fakat aşırı müdahale doğal piyasa dengesini de bozdu. Hassas dengeler oluştu. Ama son yıllarda pandemi ve Putin bu kırılgan dengeleri yeniden bozdu.

Bu sene dünyada iktisadi faaliyetlerin daha da yavaşlaması ve global büyüme oranının düşmesi bekleniyor.

Mamafih, ABD'de ve İsviçre'de banka krizi yaşandı. ABD'de ilk çeyrekte şirket bilançoları zayıf kaldı. Bu nedenlerle bu hafta Salı günü ABD'de hisse senetlerinde sert düşüşler yaşandı.

Geçen ay Dünya Bankası'nın Geleceğe Bakış bölümünün direktörü Türk iktisatçı Ayhan Köse başkanlığındaki bir çalışmada, 2023 Dünya ticaret hacminin daralacağı, yatırım hacminin düşeceği, işsizliğin artacağı, nitelikli iş gücü arzının düşeceği ve 2020-2030 yılları ortalaması olarak büyümenin yüzde 2,2'de kalacağı tahmin ediliyor.

IMF, 2023 yılı için büyüme tahminlerini açıkladı... Bu tahmine göre;

*Global büyüme oranının yüzde 2,8,

*Gelişmekte olan ülkeler ortalama büyüme oranının yüzde 1,3,

*Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler büyüme ortalamasının yüzde 3,9,

*Türkiye'nin büyüme oranının yüzde 2,7 olması bekleniyor.

Netice olarak; bu sene dünya ekonomisi iktisadi faaliyetlerde bir yavaşlama yaşıyor. Ama bu yavaşlama bir durgunluk veya krize dönüşmeyecektir. Türkiye'de ise durum farklıdır.

Türkiye'de büyüme zaten 2021 son çeyreğinden başlayarak son 4 çeyrektir düşüyor. Büyümenin düşmesi ve eksi büyüme, krizin derinleşmesi demektir. Eğer iktidar değişmez devam ederse, güven sorunu derinleşir. Bugünkü politikalar da devam ederse, ekonomi dip yapar.

Politikaların değişmeyeceği anlaşılıyor. Çünkü hükümet bir istikrar sorunu olduğunu kabul etmiyor. Aynı durumu 2009 krizinde de yaşadık.

2009 Dünya Finansal Krizi'nde, o zaman başbakan olan Erdoğan, ''kriz bizi teğet geçti'' demişti. Gerçekte ise 2009 yılında;

İşsizlik oranı olarak; Dünya ortalaması yüzde 6,2 oldu ve fakat Türkiye'de yüzde 14'e yükseldi.

Büyüme oranı olarak; Dünya ortalamasında yüzde -1,6 oranında daralma oldu. Gelişmekte olan ülkeler ortalama yüzde 1,9 oranında büyüdü, Türkiye ise yüzde -4,8 oranında daraldı.

2009 yılında Türkiye'de reel kesim güven endeksi 100 güven sınırının çok altına düştü ve 50 sınırına geriledi.

O yıllarda yabancı sermaye girişi Türkiye'yi düze çıkardı. Bugün ise yabancı sermaye avantajı tersine döndü.

*Son aylarda dövizde birden fazla fiyat oluştu.

*Kısa vadeli dış borçlar arttı, CDS oranı yüksektir.

*Rating kuruluşlarının Türkiye notu, aşırı spekülatif yatırım yapılamaz seviyesindedir.

*Yabancı yatırım sermayesi gelmiyor. Yerli sermaye çıkıyor.

*Para ve sermaye piyasasına müdahalesi panik seviyesindedir.

*Nisan ayında enflasyon yüzde 50 altına düşer ve fakat bugünkü iktidar devam ederse, yeniden yükselir.

Özet olarak; Krizden çıkışımızın ve ekonomik istikrarın tek yolu, iktidarın değişmesidir.

Yazarın Diğer Yazıları