Dünya ekonomisi tıkandı
Meksika’da yapılan G-20’ler toplantısının gündemi, küresel ekonomideki gelişmeler, IMF kaynaklarının artırılması ve IMF Kota ve Yönetim Reformu’nun tamamlanmasıydı.
Dünya ekonomisinin gündemindeki temel sorun Avrupa borç krizidir. Bu kriz global ekonominin bir sonucu olarak dünya ekonomisinde de istikrarı bozuyor.
Ne var ki, dünya ekonomisindeki sorun, AB borç krizi ile sınırlı bir sorun değil. Küresel krizden sonra, dünya ekonomisinde kriz aralığının daraldığı ve hatta henüz bitmediği çok açıktır. AB borç krizi çözülse dahi dünya yeni krizlere gebedir. Çünkü küresel ekonomi artık tıkandı.
Sorun küreselleşmenin teoride olduğundan farklı bir yol izlemesi ve özellikle spekülasyonun artmasıdır. Oysa ki, küreselleşme teorik olarak mal ve hizmetlerin ve üretim faktörlerinin serbestçe dolaşımı ve ekonomik bütünleşmeyi hedef alıyordu. Bu gerçekleşseydi, insan refahı da artacaktı.
Ekonomik istikrar için, makro dengelerin sağlanmış olması gerekir. Bir ekonomide üretim, istihdam ve bölüşüm dengeli olmalı... Finans sektörü ile reel sektör arasında denge olmalı... Faktörel denge sağlanmalı... Rekabetçi piyasa düzeni sağlanmalı. Küreselleşme sürecinde bu dengeler tamamıyla bozuldu.
Finans sektörü balon yaptı. Spekülatif sermaye hareketleri hızlandı ve fakat emek hareketleri sınırlandı. Yine gümrükler var. Piyasaya spekülatif fonlar hakim oldu. Ülkeler arasında, zengin-fakir farkı açıldı. Aynı ülkede, gelir dağılımı bozuldu. Söz gelimi Türkiye’de Japonya’dan daha çok dolar milyarderi var.
Sonuç olarak, küreselleşme tıkandı... Bunun içindir ki başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, uluslararası bir çok kuruluş yeni bir dünya düzeni istiyor.
Küreselleşme düzenini ne yapsak kurtaramayız. Söz gelimi, önce ABD’de yaşanan, şimdi AB’de yaşanmakta olan şirketleri ve devletleri koruma kalkanına almak, ekonomik istikrarı daha çok tavsatmaktır. Bu koruma kalkanı, krizi bir süre erteleyebilir. Ancak ekonomide daha çok negatif enerji birikir. Bu defa kriz daha derin olur. Zira, koruma kalkanı ekonomideki dinamizmi yok etmektedir. Ekonomide koruma, ekonominin kendi ayakları ütünde yeniden doğrulmasını engellemektedir.
Krizlerde, iflaslar ekonominin sigortasıdır. Çünkü, yanlış ve zayıf firmalar gider, yerine daha güçlü ve daha dayanıklı firmalar gelir. Ekonomide kaynaklar kaybolmayacağına göre, önemli olan bu kaynakları daha etkin kullanmaktır. Krizlerde zorla ayakta tutulan şirketler nedeniyle kaynak kullanımında etkinlik sağlanamıyor. Ayrıca, halktan alınan vergilerle kurtarılan şirketlere aktarılıyor. Bu hem haksız rekabet yaratıyor, hem de gelir dağılımını olumsuz etkiliyor.
Dünyada bütün ülkelerin, kredi derecelendirme kurumları tarafından kredi notu düşüyor. Bunun nedeni, küreselleşmenin getirdiği zaaflardır. Spekülatif sermayenin adamları, kredi derecelendirme kurumlarını suçluyor. ABD’de batan Lehman/Brothers’i örnek veriyorlar. Lehman/Brothers’in notu iyi olduğu halde battığını söylüyorlar.
Kredi derecelendirme kurumları özel şirketlerdir. Büyük şirketlere, bankalara ve devletlere kredi notu veren üç büyük rating şirketi var.
Bu şirketlerin, devletlere verdikleri not hemen hemen aynıdır. Bu şirketler eğer taraf tutarsa, piyasada tutunamaz. Çünkü bunların ürettiği mal kredi notudur. Eğer kötü ve kalitesiz mal üretirlerse, piyasada tutunamazlar. Zira milyonlarca yatırımcı ve iktisatçı bunları değerlendiriyor. Lehman/Brothers’daki sorun, bu firmanın kamuoyunu aldatacak şekilde bilanço yayınlamış olmasıdır. Yasalara göre bilançolar şeffaf ve gerçeği yansıtacak şekilde düzenlenir. Kredi derecelendirme kurumları da bu bilançolar üstünden değerleme yapar.