Dünya bizi nasıl görüyor?

Küresel ticaretin artması ve sermaye hareketlerinin hızlanmasıyla aynı zamanda dünya ülkeleri de birbirini daha yakından tanıma ihtiyacı duydular. Bu ihtiyaç yalnızca ekonomik durumla ilgili değil, aynı zamanda demokrasi, hukuk, insan hakları, yolsuzluk gibi sorunları da kapsıyor. Bunun için de raiting kuruluşlarının ve bu alanda fahri çalışan kuruluşların önemi arttı.

Söz gelimi insan hakları ve demokratik özgürlükler alanında Dünya Özgürlükler Evi (Fredoom House); dünya adalet projesi (World Justice Project) bütün ülkeleri kapsayan endeksler hazırlıyorlar.

Ayrıca 1995 yılından bu yana Uluslararası Şeffaflık Örgütü ''Yolsuzluk algı endeksi'' hazırlıyor ve yayınlıyor. Yolsuzluk Algısı Endeksinde, uzmanlarının görüşleri ve kamuoyu araştırmaları derlenip, ülkelerdeki yolsuzluk algısı tespit ediliyor. Endeks 179 ülkeyi kapsıyor.

Demokratik ülkelerde Yolsuzluğun kamu oyu tarafından denetimi, basın tarafından yapılır. Bu nedenle yolsuzluk algı endeksini iyi anlamak için basın özgürlüğü endeksine de bakmak gerekir.

Sınır tanımayan gazeteciler örgütü'de 2002 yılından beri 180 ülkeyi kapsayan ''Basın Özgülüğü Endeksi'' hazırlıyor. Dünya Bankası bu endeksi, yatırım desteği vereceği ülkelerde hukukun üstünlüğü durumunu değerlendirmek için kullanıyor.

Bütün bu endeksler paralel sonuçlar veriyor.

Yolsuzluk algı endeksinde 100 ile sıfır arasında puan veriliyor. 100 temiz puanı olarak değerlendiriliyor. Türkiye'nin 2013 yılında yolsuzluk algı endeksinde puanı ortada, 50 idi. 2019 da 39' puana geriledi. Puanın en fazla düştüğü yıllar 2014 (-5) ve 2015 (-3) ve 2019 (-2)yılları oldu.

Türkiye'nin yolsuzluk algı endeksinde neden geri düştüğün gerekçeleri de şöyle açıklanıyor:

Yürütme erkinin tek elde toplanması,

Yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğüne dönük ihlaller;

Denetleyici ve düzenleyici kurumların etkisini ve işlevini yitirmesi,

Meclis'in denetleme ve hesap sorma gücünü kaybetmiş olması .

Türkiye basın özgürlüğü endeksinde de 2019 yılında bu 180 ülke arasında 154'üncü sırada yer aldı. Türkiye'nin tutuklu gazeteci sayısında dünyada Çin'den sonra ikinci sırada olduğu belirtildi. Dışarıdaki gazetecilerin de soruşturma, dava hatta fiziki saldırılara maruz kaldığı vurgulandı.

Bugün yaşamakta olduğumuz ekonomik istikrar sorununun temelinde dünyanın demokrasi, hukuk ve siyasi özgürlükler konusunda bize olan bakış tarzı ve algısı yatıyor.

Bu şartlarda yerli ve yabancı yatırım sermayesi, yatırım yapmaya çekiniyor. Son iki yıldır Türkiye de yatırımlarda değişme negatif seyrediyor. Yabancı yatırım sermayesi girişi durdu. Çıkışı hızlandı.

Oysaki, Türkiye Çin'den çıkan yabancı yatırım sermayesi için iyi bir fırsattır. Çin'de Mülkiyet rejiminde sınırlar olduğu sürece, tek parti rejimi devam ettiği sürece, sermaye çıkışı olacaktır.

Bu algıyı dış güçler diye algılamak yanlıştır. Bu raitingler ve endeksler yıllardır yapılıyor. Başkanlık rejimine kadar da dış güçler vardı. Dış güçler var olan demokrasiyi mi; yargı bağımsızlığını mı, hukukun üstünlüğünü mü kasten yanlış yorumladı?

Oturup düşünmemiz gerekmez mi?..

Yazarın Diğer Yazıları