Dünden bugüne; AKP lideri Erdoğan

Türkiye''yi 20 yıldır yöneten Recep Tayyip Erdoğan "siyasi yasaklı" olmasına rağmen AKP Genel Başkanı olarak oy pusulasında yer aldı.

3 Kasım 2002 seçiminde yüzde 34,1 oy alan AKP tek başına iktidara geldi. Başbakanlık görevini Abdullah Gül üstlendi.

Seçimi kazandığı akşam ilk demecini dönemin Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila''ya "Artık merkez biziz" sloganı ile vererek özetle şunları söyledi;

-"Her kesimden oy aldık. Din eksenli değil, bir merkez parti olduğumuzu gösterdik. Ülkeyi muhalefet ile birlikte yöneteceğiz…"

Değerli gazeteci Fikret Bila kardeşimi arayarak "o günden bugüne Erdoğan" söyleşisi yaptım.

-Soru: 2002''de Erdoğan döneminden başlayalım.

Bila: "Mütevazı bir yaşam sürüyordu. Başbakan Erdoğan, Ankara''nın Keçiören ilçesi Subayevleri semtinde sıradan bir apartman dairesinde oturuyordu.

Milletvekillerinin lojmanlarda oturmasına, halktan kopmasına karşıydı ve vatandaşa komşu olmalarını salık verdi. Siyasetçiler halktan kopmamalıydı. Milletin vekili milletin arasında olmalıydı."

-Soru: Ya bugün?

Bila: "20 yıl içinde köprünün altından çok sular geçti Erdoğan değişti. Tek yüzükle siyasete giren Erdoğan''ın ailesi ticari işlerini büyüttü. Çok zenginleşti.

Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde kendisine 1000 odalı dev bir saray yaptırdı. Cumhurbaşkanlığına 13 uçak alındı, en lüks araçlara sahip oldu. Devasa konvoylarla gezmeye başladı.

"İtibardan tasarruf olmaz" diyerek şatafatlı bir yaşama geçti.

Kamu yöneticileri de Erdoğan''ı örnek alarak benzeri bir şatafatlı, korumalı yaşama geçtiler. Bugün artık Cumhurbaşkanı Erdoğan''ı sokakta vatandaşla konuşurken, esnafla sohbet ederken görmek mümkün değil.

Saray''ın günlük harcamasının 10 milyon lirayı bulduğu öne sürülüyor."

-Soru: Erdoğan''daki değişim sadece yaşam tarzında mı oldu?

Bila: "Beraber yola çıktıklarını yolda bıraktı. AK Parti''yi birlikte kurduğu Abdullah Gül''ü, Abdüllatif Şener''i, Bülent Arınç''ı devre dışı bıraktı.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte bütün yürütme yetkisini kendisinde topladı ve tek adam rejimini kurdu.

Yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele edeceğim diyerek iktidara geldi;

-Yolsuzluk iddiaları ayyuka çıktı.

-Yasaklar birbirini kovaladı.

-Yoksulluk yaygınlaştı ve derinleşti.

Avrupa Birliği''ne (AB) tam üye olmak ve değerlerini hayata geçirmekti hedefi.

Ancak bu politikayı terk etti, Orta Doğu''yu yöneldi. Müslüman Kardeşler''in izinden gitmeye başladı. Bu politika Türkiye''yi dünyada yalnızlığa itti.

''Yurtta sulh cihanda sulh'' ilkesiyle geleneksel hale gelen dış politikayı değiştirdi. Türkiye''yi maceradan maceraya sürükledi.

''Din eksenli parti olmayacağız'' dedi ama ''dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz'' diye kulvar değiştirdi…"

-Soru: Ekonominin kitabını yazdım, ekonomistim dedi…

Bila: "Erdoğan dönemi işçiyi, yoksulu değil sermayeyi destekleyen bir ekonomi politikası izledi. Yandaş zenginler yarattı. Fakirden alıp zengine verme politikası da ülkede milyonlarca yoksul yarattı…

Dev altyapı ihaleleri yandaş müteahhitlere verildi ve hazineden döviz garantisiyle ülke ileriye doğru borçlandırıldı.

Hazineye bağlanan hortumlar kamu kaynaklarını, halkın vergilerini 5-10 şirkete akıtmaya başladı. Hazine kaynakları tükendi. Merkez Bankası rezervleri eksiye düştü. Türkiye borç arayan ama bulamayan bir ülke durumuna düştü.

128 milyar dolar buharlaştı, hesabını veremedi…"

-Soru: Vesayetle mücadele ederken neler yaptı?

Bila: "Vesayeti yıkacağım diyerek yola çıktı. Kendisi için tekli vesayet rejimi kurdu.

Askerî vesayeti kırmak için Gülen Cemaati ve Amerika ile iş birliği yaptı.

Ergenekon, Balyoz, Askerî Casusluk davalarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri''nde büyük tasfiye yapıldı.

Tasfiye edilen komutanların yerine FETÖ''cü komutalar atandı.

12 Eylül 2010 referandumuyla yüksek yargı da tasfiye edildi ve yerlerine FETÖ''cü yargıç ve savcılar atandı.

Bu dönüşüm FETÖ''yü 15 Temmuz 2016''da bir askerî darbe girişiminde bulunacak kadar güçlendirdi. Kanlı bir darbe girişimi yaşandı."

-Soru: Demokratik rejim askıya mı alındı?

Bila: "16 Nisan referandumu ile Meclis''in yetkileri tırpanlandı. Yargı siyasi davalarda iktidarın beklentilerine göre karar vermeye başladı. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları uygulanmaz oldu. Medyanın büyük bölümü iktidarın propaganda aracına döndü.

Türkiye''de denge-denetim mekanizmasından yoksun, denetim dışı bir yönetim kuruldu. Devlet kurumları dönüştürüldü.

Laik devlet giderek İslamcı bir devlete dönüştü.

Atatürk adı kitaplardan stadyumlardan, havaalanlarından silindi, andımızın okunması yasaklandı."

-Soru: "Ülkeyi muhalefet ile birlikte yöneteceğiz" demişti, sözünü tuttu mu?

Bila: "Güldürme beni Orhancığım. Meclis''te muhalefetin tek bir yasasına destek vermedi, Tek bir araştırma önergesine olumlu oy verdirmedi.

Her gün sabah, öğle ve akşam, televizyonlarda, ''Bak Kemal'' diye ağza alınmaz hakaretler yağdırıyor ana muhalefet partisi olan CHP''nin liderine.

Beraber yaşıyor görüyoruz, Meclis''e saraydan gönderilen torba yasalarda bir virgül bile değiştirilemiyor.

Milletin Meclisi olmazsa demokrasi olur mu?"

Yazarın Diğer Yazıları