Düğünlerimiz...
Ölümün mevsimi yoktur. Yaz-kış dinlemez. Bir vesile ile alır götürür bedenleri. Ruhlar ise vuslatı bekler... Oysa düğünün mevsimi vardır, Anadolu coğrafyasında. Bir çok şey gibi harman sonuna bırakılır düğünler. Bereketten pay alabilmek de denir. İçinde bulunduğumuz kavurucu yaz sıcakları düğün mevsimi aynı zamanda. Allah eksikliğini göstermesin yurdun çeşitli yerlerinden onlarca düğün davetiyesi geliyor. Gönül hepsine yetişmek, her birinin mutluluğuna tanık olmak istiyor. Bazen aynı gün iki-üç düğüne uğramak gibi zorunluluk hasıl olsa da hepsine yetişmek mümkün değil.
Son dönemlerde cenazelerden başımızı alamaz olduk. Lakin hayat şiddetle devam ediyor. Acılarını paylaştığımız dostlarımızın yanında sevinçlerine ortak olmamız gerekenler de var. Rahmetli babam “Cenaze bekler ama gelin beklemez” derdi. Önceliği düğüne verirdi. Kendi adıma bu dengeyi tutturamıyorum. Acılarla beslenmek gibi tuhaf bir tarafım var. Söz verdiğim gibi bugün düğünleri yazacağım.
Bu sütunlarda “omuzları tabut taşımaktan nasırlanmış adamı” , yani Rüzgarınoğlu’nu defalarca yazdım. Türk Milliyetçiliği hareketinin hafızası olan Muhittin Çolak’a Rüzgarınoğlu lakabını merhum Dündar Taşer vermiş. Sebebi de bir günde 6-7 olaya tanık oluşu, müdahil oluşudur. 1965-1975 yılları arasında doğru düzgün araba yok. Telefon yok. Tabanvay ile koş oraya koş buraya. Bir bakıyorsunuz Ziraat Fakültesinde, Siyasal’da, Dil Tarih’ten Hacettepe’ye, Yükseliş’ten İlahiyat’a... Dündar Bey “Rüzgar mısın be oğlum” deyince Çolak’ın adı Rüzgarınoğlu’na çıkmış... Namık Kemal Zeybek “O artık Rüzgarın babası” diyor. Yakında “Rüzgarın dedesi” de olacak inşallah. Muhittin Çolak’ın büyük oğlu Oğuzhan evlendi. Ankara Hilton’daki düğüne milliyetçi camianın güzide aileleri katıldı. Rüzgarınoğlu’nun heyecanını, mutluluğunu görmenizi isterdim. Allah mesut etsin Çolak çiftini...
Birkaç gün sonra da iki yıldır yoldaşlık yaptığım, genç olmasına rağmen önümüzdeki yıllarda hukuk adamı olarak kendisinden bahsettirecek olan Av. Murat Çekiç’in Gölbaşı Patara Otelindeki şahane düğününü yaşadım. Eski Ankara Emniyet Müdürü, MHP Trabzon Belediye Başkan Adayı Cevdet Saral’ın güzel kızı ile evlendi Murat. Değerli dost Savaş Özdağ’a “Muzaffer Özdağ’ın vasiyetini yerine getiriyorsun” diye takıldık. Bakü’deki düğün davetiyesini beklediğimizi söyledik. “Kuzeyin Çocukları” adlı halk oyunları ekibinin Karadeniz oyunları büyüledi bizi.
Ve Yusuf Kırkpınar’ın oğlu Alper ile Viyola sanatçısı Deniz’in muhteşem düğününden İzmir imbatı çaptı yüzümüze. MHP İzmir eski milletvekili Yusuf Kırkpınar Milliyetçi-ülkücü hareketin gazisidir. Kandil gecesi vurdular O’nu... Allah önce milletine, sonra yakınlarına bağışladı. Kırkpınarlar ile bir aile gibiyizdir. Varlığı da, yokluğu da paylaşırlar. Yusuf Ağabeyin yanında Hüsmen Kırkpınar “Dost” kelimesinin yakıştığı ender insanlardandır. Muhterem eşi ve yakışıklı oğlu Subutay ile tanıştım. Yeni yetişmekte olan nesile güvenim arttı.
Alper ile Deniz’i görmenizi isterdim. Birbirlerine bu kadar yakışan genç bir çifte son yıllarda rastlamamıştım. Kelimenin tam anlamı ile olağanüstü güzellikte bir düğündü. Tutamadım kendimi, gençlerle oynadım. Son yılların en keyifli, en mutlu gününü yaşadım dersem abartmış olmam. Allah hepsine mutluluk ve bereket versin. Çolak, Çekiç ve Kırkpınar aileleri başta olmak üzere yeni evlenen bütün çiftlere mutluluklar diliyorum.
Not: Silivride hukuk mücadelesi veren değerli arkadaşım Müyesser Yıldız’ın Perşembe günü saat 11:00’de Çağlayan Adliyesi B Blok’ta Sulh Ceza Mahkemesinde duruşması var. Savcı Zekeriya Öz’e karşı açtığı davaya başta gazeteci arkadaşlarımız olmak üzere duyarlı dostlarımızı
bekliyorum.