Dolarizasyondan gelen

Merkez Bankası verilerine göre Türkiye'nin bir yıl içinde ödemesi gereken dış borç stoku 177,1 milyar dolardır. Türkiye'nin döviz kazanma potansiyeli düşüktür. Dış borç ödeme kapasitesi de düşüktür. Bir yandan da azalmakla birlikte, cari açık devam ediyor. Şubat ayında yıllık cari açık 17 milyar dolar oldu.

Öte yandan Şubat ayı itibariyle portföy yatırımlarında yıllık net giriş, 2018'de 27,2 milyar dolar iken 2019'da 2,8 milyar dolara geriledi. Doğrudan yatırımlarda artış var. Doğrudan yatırımlar aynı dönemlerde 11,35 milyar dolardan 13,39 milyar dolara çıktı.

(Tablo: Dövizde Bazı Göstergeler.)

Bu tablo, Türkiye'nin Dış Borçları'nda riski artırıyor. Salı günü CDS oranı 314,75 baz puan idi.

Bu olumsuz tabloya rağmen geçen hafta bir banka yurtdışından Doları 5,25 ve Euroyu 2,30 faizle sendikasyon kredisi olarak aldı.

Bu faiz oranları uluslararası döviz oranlarına göre yüksektir. Ancak Türkiye'nin bugünkü risklerine göre çok yüksek değildir. Sebebi dolarizasyondur.

Dolarizasyon Merkez Bankaları'nın para ve kur politikasını etkiler. Fakat aynı zamanda yabancı gözünde bir güvence olur. Kur ve faiz politikası etkisini kaybeder. Halen 181,2 milyar dolar döviz tevdiat hesabı var. Bu hesap alacaklılar açısından bir nevi endirekt teminat oluşturuyor. Dahası yüksek kur artışlarında bu hesaplar bozulduğu için kur hareketlerini yavaşlatıyor.

Dolarizasyon olmasaydı kur artışları daha da yüksek olabilirdi. Dış borçlarda alacaklılar için güven getiren bir diğer imkânda dış borcu olan özel sektörün aynı zamanda yurt dışında döviz varlıklarının olmasıdır.

Bütün bunlar normal değildir. Ancak bu anormal durum bugünkü istikrarsızlık sorununun kör-topal gitmesine imkan sağlamaktadır. Doğrusu TL'ye olan güveni artırmaktır.

Yazarın Diğer Yazıları