Dolarda tsunami

Tarih 26 aralık 2004. Merkezi Endonezya'nın Sumatra adasının batı kıyısında bir deprem meydana gelir. Batma nedeniyle meydana gelen deprem, Hint Okyanusu'na kıyısı olan karaları vuran, yüksekliği 30 metreye kadar çıkan tsunamiler üretti ve bu nedenle on dört ülkede 230 binden fazla kişi öldü. Bu, tarihteki en çok ölüme yol açan doğal afetlerden biriydi.

Ölenlerin en büyük kısmı Endonezya'nın bölgesi Açe'de oldu. Açe halkı depremi hissetmiş ancak önemli bir darbe almamıştı. Sonra tsunamiyi duymuşlar ama nedense olayın ciddiyetini algılamamışlar. Hatta işin daha garip yanı tsunami nedeniyle deniz metrelerce geri çekilmiş ve Açe halkı ve orada tatil yapan turistler suların çekildiği kıyıda yürüyüş yapmışlardır.

Kimsenin aklına o tsunaminin kendilerini vuracağını akıllarına getirmemişler. Suların geri çekilmesini bile kendilerini çok fena etkileyeceğini düşünmemişler. Sonunda çekilen sular büyük bir tsunami dalgası olarak gelir ve siler süpürür. Yüzlerce değil onbinlerce insan ölür gider.

Bu olay da tıpkı 28 Eylül 1994 yılında Baltık Denizi'de yaşanan Estonya Feribotu faciası gibi davranış psikolojisi uzmanlarını düşündürmüştür. Bu kazada 852 kişi ölmüştü. İnsan davranış psikolojisi uzmanları bu kazada ölen 852 yolcunun neden kurtulamadıklarını araştırdı. Çünkü kıyıya sadece metrelerce uzaklıkta batan gemide bu kadar insanın nasıl öldüğüne anlam veremiyorlardı. Aileleriyle görüşüp geçmişlerini incelediler. Ölenlerin yüzde 98'inin çok iyi yüzme bildiklerini belirleyen uzmanlar son olarak kazadan kurtulanlarla görüştüler.

Feribot 28 Eylül'de gece saat 00.50'de sert dalgalar nedeniyle su almaya başladı. Feribota giren sular 50 santim yüksekliğe ulaştı ve feribot yan yatmaya başladı. Su miktarının artmasıyla birlikte tahliye işlemi başladı. Ancak 987 yolcudan sadece 137'si su almaya başlar başlamaz hemen feribotu terk etti. Geri kalan 852 yolcu ise, gemi kaptanının "panik yapmayın dünyanın en güçlü feribotundasınız" sözlerine kanarak su boşaltma işlemini izlediler. Saatler ilerledikçe feribot daha da yan yattı ama 852 yolcu izlemeye devam etti. Sonunda saatler 01.50'yi gösterirken tamamen yan yatarak sulara gömüldü.

Ve Türkiye sendromu

Tarihe geçen Açe ve Estonya Feribotu sendromundan sonra bu kez eminim ki daıvranış psikolojisi uzmanları Türkiye sendromunu inceleyecekler. Çünkü dönemin ekonomiden sorumlu bakan Ali Babacan 2013 yılında yapılan bir toplantıda halka adeta yalvarıyor:

- Sakın borçlanmayın! Hele dolarla asla!

Ali Babacan ile birlikte daha bir çok ekonomist halka uyarı yapıyor. Çünkü döviz yükseliş trendine girmişti. Bugüne kadar üretmeyen sadece tüketen ülkeler yani Türkiye gibileri için zor dönem başlamıştı.

Tarih: 25 Kasım 2016. 1 Amerikan Doları 3.50'ye dayandı. Geride müthiş bir yıkıntı bırakarak yükseliyor. Yüzlerce döviz borçlusu şirket battı. Tıpkı Estonya Feribotu'nun kaptanı gibi Başbakan ve Bakanlar açıklama yapıyor:

- Sakin olun her şey kontrolümüz altında!

Halk doların yükselişini ve yarattığı depremi "Benim dolarla işim yok"diyerek seyrediyor. Ancak tıpkı o AÇE'de tsunamideki gibi o dalgaların kendisini de yutacağını...

Nasıl mı?

Türkiye artık üreten bir ülke değil. Her şeyi ithal ediyoruz. Yediğimiz ekmeğin unu için buğday Rusya'dan geliyor. Mutfağımızın tuzundan tutun da, kurufasulye, nohuta ve hatta yüzlerce ürün tarım arazilerinin yok edilip imara açıldığı için yurtdışından ithal ediliyor. Meraların yok edilmesinden dolayı hayvan yemleri yurtdışından ithal ediliyor. İşte dolardaki artış kısa süre içerisinde tıpkı Açe'deki gibi "benim dolarla işim olmaz" diyenleri vuracak. 1 kilo eti 89-90 liraya 1 ekmeği 2 liraya aldığımız gün tıpkı Estonya feribotundaki gibi bize rahat olun diyen kaptanı suçlayacağız.

Ama emin olun ki o an iş işten geçmiş olacak!

3 yıldır hemen hemen her yazımdaki son cümleyi bir kez daha tekrarlıyorum:

Cebinizdeki 1 lirayı bile daha kötü günler için saklayın!

Yazarın Diğer Yazıları