Dolar yükselirse?
Amerika'nın parasal genişlemeyi noktalamasından sonra aralarında Türkiye'nin de bulunduğu bir çok ülkeden para çıkışı oldu. Sermaye artık bu ülkelere değil de güvenli limana dönüşen Amerika'ya gidiyor.
Çünkü faizlerin artması ile birlikte Amerika'da daha garantili bir kâr var. Üstelik adam Amerika'da dolarına dolar kazanıyor. Türkiye gibi ülkelerdeki kur riskinden de etkilenmiyor.
Şöyle bir örnek verebiliriz.
Yabancı Türkiye'ye 1 dolar getirip bunu 3 liradan satıp karşılığında yüzde 11 getirili devlet tahvili alıyor. Yüzde 11 dünyadaki emsallerine göre yüksek bir faiz gibi görünebilir ama durum öyle değil. Bir yıl sonra yabancının 3 lira vererek aldığı tahvilin vadesi sonunda parası 3.4 lira olur. Bu iyi bir getiri. Ancak eğer dolar 1 yıl sonra 3 lirada olursa ya da 3 liranın altında olursa. 1 yıl sonra dolar son 52 haftada arttığı gibi artarsa bu yatırımcı gerçek anlamda yaklaşık yüzde 20 kaybedecek.
Daha birkaç yıl öncesine kadar dolar neredeyse hiç değer kazanmadı üstelik bir de değer kaybetti. Bu, yabancının devlet tahvillerinden kazancının yanı sıra ayrıca kurdan kazanmasına neden oldu.
Türkiye cazibesini kaybediyor
Son iki yılda dolar yükseliyor. Bu da Türkiye'nin cazibesini kaybettiriyor. Dolar son 52 haftada yüzde 30 değer kazandı. Bu durumda Türkiye'den dolar satarak tahvil alan her yatırımcı zarar etti.
Oysa Amerika'da artık garantili bir getiri var. FED'in bu yıl en az 4 kez faiz artırması bekleniyor.
Bu durum karşısında Türkiye'den para çıkışı yaşanıyor.
Para çıkışı oldukça dolar değer kazanıyor Türk halkı fakirleşiyor.
Bugüne kadar bütün parayı toprağa ve lüks tüketime harcadığımız için üretemiyoruz ve satamıyoruz. Bu durum karşısında kısır döngü başlıyor.
Bu şartlar altında Türk şirketleri de değer kaybediyor. Birkaç yıl öncesine kadar çok değerli olan şirketlerin değeri de azalıyor.
En son Finansbank Katarlılara satıldı.
2006 yılında Finansbank'ın yüzde 46'sını 2,8 milyar dolara satın alan Yunanistan Ulusal Bankası (NBG), aradan geçen yaklaşık 10 yılın ardından, bankanın yüzde 99,81'ini 2,7 milyar Euro'ya yani 2,96 milyar dolara Katar Ulusal Bankası'na (QNB) sattı. 2006 yılında, yani NBG'nin bankayı satın aldığı tarihte, bankanın piyasa değerinin 5,45 milyar dolar seviyesinde bulunduğu hesap edilirse bankanın değeri ciddi anlamda düşmüş görünüyor.
Faiz artışı 10 yıl geri götürür
Finansbank'ın değerinin düşmesi bankanın kötü yönetilmesi ya da zarar etmesinden değil. Banka çok tecrübeli Türk yöneticiler tarafından yönetiliyor. Bankanın fiyatının düşmesinin nedeni işte bu kısır döngü.
Türkiye'de son 10 yılda aslında sanal bir cennet yarattığının bir delilidir.
Yunanlılar 2006 yılında ülkeye yatırdığı parayla o dönem Finansbank'a değil de Türkiye'nin her hangi bir bölgesinde arsa ya da apartman daireleri alsalardı daha çok kazanacaklardı. Bu durum sadece Finansbank için geçerli değil yüzlerce hatta binlerce Türk şirketleri için de geçerli.
Bundan sonra ne olabilir sorusuna gelince?
Olacaklar çok açık. Türkiye zorunlu olarak Türkiye'yi cazip hale getirmek için faizleri ciddi anlamda yükseltmek zorunda kalacaktır. Bugün yüzde 11 devlet tahvil faizine hiçbir yabancı, dolar satıp yatırım yapmaz. Türkiye'nin taşıdığı risk priminin mutlaka faizlere yansıması gerekiyor.
Faizlerin artması ise Türkiye'nin 10 yıl geriye gitmesidir. Faizlerin artması ile zaten durma noktasında olan inşaat sektöründe büyük iflaslar gelecektir. Bu iflaslar zinciri inşaat yan sektörüne sıçrayabilir. Bunlar şu anda hayal gibi gelebilir ama yakın bir zamanda bu hayali senaryoların gerçek olma ihtimali o kadar güçlü ki!