Dolar nereye kadar gider?
Önceki gece spot piyasalarda TL'nin dolara karşı birdenbire yüzde 15 oranında değer kaybederek, bir doların 6.40 TL seviyesine çıkması ve ertesi günde tekrar 5.80 seviyesine geri dönmesi, doların nereye kadar gideceği sorusunu gündeme getirdi. Zira Türkiye'de üretici ve tüketici, kur hareketlerine göre karar veriyor.
Dünya konjonktüründen bağımsız olarak, ekonominin aşırı kırılgan olması nedeni ile Dolar bir günde ve kalıcı olarak artabilir... Bunu biliyoruz... Ancak nereye kadar gideceğini kimse tahmin edemez.
Türkiye eğer istikrar istiyorsa, önce kırılganlığı yaratan faktörleri çözmelidir.
1- Freedom House 1972 yılından beri ülkeleri, siyasi haklar ve sivil özgürlükler üstünden değerlendiriyor. Özgürlük puanlarını 100 en iyi, sıfır en kötü olarak sıralıyor. Türkiye'nin 2017 yılı özgürlük puanı 100 üzerinden 32'dir ve ortanın çok altında kalıyor. Daha da önemlisi 2018'de de 1972'den bu güne kadar 45 yıldan sonra ilk defa Türkiye "kısmen özgür" ülke statüsünden ''özgür olmayan ülke'' statüsüne geriledi.
Türkiye, ya Başkanlık Sistemini demokratik ülkeleri örnek alarak revize etmeli veya parlamenter sisteme dönmelidir.
2- Dünya Adalet Projesi ve AB raporlarına göre Türkiye hukukun üstünlüğünde geri düştü.
Dünya Adalet Projesi'nin (World Justice Project) 2019 yılı raporuna göre, Türkiye toplamda 126 ülke arasında 109 sırada yer aldı. Ülkemiz kendi gelir grubunda (üst orta gelir grubu) yer alan 38 ülke içinde de 37. sırada yer aldı. Kendi bölgesi içindeki (Doğu Avrupa ve Orta Asya) ülkeleri, 13 ülke arasında ise sonuncu oldu.
Türkiye'nin bu endekste en kötü durumda olduğu sıra, temel haklar 122/126 ve Hükümeti denetleme ve kısıtlama kriterleridir.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğünde geri düşmemiz, yerli ve yabancı ciddi yatırım sermayesinde güven kaybı yarattı. Piyasaya spekülasyon hakim oldu ve kırılganlık arttı.
Hukuk alanında reforma gerek yok. Ergenekon öncesine dönersek, hukuk düzenini ve yargı bağımsızlığını kurtarmış oluruz.
3 - Dış politika, Suriye sorunu ve ülkede 5 milyon dolayındaki Suriyeli, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal düzenini bozdu. Bu konuda acil karar almak ve uygulamak gerekir.
4 - MB müdahale ve reel faizi dikkate almadan nominal faizi indirme kararının devam etmesi, kırılganlığı artırdı.
Merkez Bankası kanunu değişmeli, bankaya müdahale önlenmeli ve Bankanın faiz yanında kuru da gözetmesi esası getirilmelidir.
5- Kontrolsüz Yabancı sermaye hareketleri, sıcak para girişini hızlandırdı. Spekülatif piyasa oluştu.
6 - 2003 ile 2018 yılları arasında 576 milyar dolar cari açık verdik ve dış borcumuz da 450 milyar doları geçti.
Türkiye'nin dış borç yükü (GSYH'ya oran olarak) yüksek değil ve fakat ödeme kapasitesi düşüktür. Dahası, Türkiye'nin beş yıllık tahvillerinin İflas risk primi (CDS), Venezuela ve Arjantin dışında en yüksektir ve önceki gün 420 baz puana kadar çıkmıştı. Bu nedenle Türkiye daha yüksek faizle borç bulabiliyor. Yüksek faiz dış borçları çevirmeyi zora sokuyor.
Kaldı ki cari açıkta devam ediyor. Bu seneki düşme de ekonomide küçülmeden dolayıdır.
Türkiye İMF veya AB çıpasını kullanmalıdır.
7 - Hukuk, demokrasi ve ekonomide Güven kaybı, tasarrufların yurt dışına çıkmasına neden oluyor. Vasıflı işgücü (beşeri sermayenin) çıkmasına, beyin göçüne yol açıyor. İçerde kaynaklar popülist amaçlı kullanıldığı için kaynak kullanımında etkinlik ve verimlilik düşük kalıyor. Bunun içinde makro dengeler bozuluyor.
Tek çözüm topyekun seferberliktir.