Dolar fakiri
Petrol 105 dolar iken benzinin litresi 4.20 lira seviyesindeydi.
Şu an petrol 50 doların altında ve piyasada 20 dolara kadar düşmesi beklentisi var.
Türkiye'de ise benzin 4.60 liradan satılıyor. Normal şartlarda benzinin litresinin 2 lira seviyesine gelmesi gerekiyordu.
Gelmemesinin hatta zamlanmasının tek bir nedeni var o da dövizdeki yükseliş. Petrolün varili 105 dolar iken, Türkiye'de dolar 1.50 seviyelerinden işlem görüyordu.
Bugün petrol düşüyor ama Türk lirası buna karşılık değer yitiriyor. O halde petrol ne kadar düşerse düşsün, dolar yükseldiği sürece bizi olumlu etkilemez.
Bu Türkiye'nin kaderi maalesef.
Dolar koalisyon ihtimalinin ortadan kalkması ile 2.840 seviyesine yükseldi. Sadece son bir haftada yüzde 8 yükseldi.
Dolardaki bu yüzde 8 yükseliş ne anlama geliyor?
Bizim yani Türk halkı olarak bir haftada yüzde 8 fakirleşmiş anlamına geliyor.
Son iki yıldır dolar sürekli yükseliyor. Başta T.C. Merkez Bankası Başkanı ve Ekonomi Bakanları sürekli olarak dolar alanın elinin yanacağını söyleyip durdu.
Koskoca bankalar ve Merkez Bankası doların bu hareketini öngörmüyorlar mı?
Bu kadar bilgi ya da öngörü yoksunları mı?
Sürekli döviz aleyhine konuşan bakanları bilemem ama Merkez Bankası Başkanı da dahil tüm uzmanların konuya hâkim olduklarına eminim.
O halde bizi neden kandırıyorlar?
Aslında buna tam olarak kandırma diyemeyiz. Merkez Bankası'nın elinde faiz dışında önemli bir silah yok. Bu silahı da kullanması adeta yasaklanmış durumda. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir dönem Merkez Bankası'na faiz indir baskısını hiç kimse unutamaz.
Faiz silahını kullanamayan Merkez Bankası, zorunlu olarak psikolojik silah kullanıyor.
Bu silah, halkı rahatlatıp dövize saldırmasını önlüyor.
Tabii ki ne kadar önlediği burada tartışılır.
Gelelim son bir haftadaki yüzde 8'lik artışın yansımalarına.
Bu yükselişin darbesi bize yine akaryakıttan gelecektir. Bugün yarın petrol fiyatındaki düşüşe rağmen pompa fiyatına zam kaçınılmaz olacaktır. Pompaya gelen her kuruş zam, gerçek hayata yapılan bir zamdır unutmayın.
Ülkemizde nakliye işlemlerinin demir yolu ile değil de kara yolu ile yapılması maalesef sebze-meyveden tutun da yediğimiz ekmeğin ununa kadar ek bir maliyet oluşturuyor. Her ürünün maliyetinde nakliye çok önemli bir yer tutuyor. Önümüzdeki günlerde başta market ve pazar olmak üzere bir çok alanda zam fırtınası kaçınılmaz olacaktır.
Sonuç olarak dar gelirli daha da fakirleşecek.
Bu Türkiye'nin artık kaderi oldu. Cebinde doları olan daha zengin olacak, maaşla geçinen çalışan ise daha da fakirleşecek.
Türkiye'de yaşadığımız sürece fakirliğin sonu yok. Türkiye'nin bir kez daha seçime gitmesi sadece bir iki milyar doların seçim masrafı olarak gitmesiyle kalmayıp hayatın daha da pahalı olmasına neden olacaktır. Birde üstüne üstlük eylül ayında Amerikan Merkez Bankası FED'in faiz artırması; işte o zaman emekli ve dar gelirlinin kıyameti olacaktır.