Dış ticarette kaybetmek zorunda mıyız? (I)

Türkiye’nin dış ticaretinde, hükümet kanadı hep ihracatı tartışıyor. Oysaki dış ticarette başarı veya başarısızlık, tek başına “ihracatta 100’ler arasındayız” (yani yıllık ihracatı 100 milyar dolar olan ülkeler arasındayız) demek yetmiyor. Dış ticarette başarı ve başarısızlığın iki önemli göstergesi var:
Dış ticaret dengesi nasıldır?
Neden dış ticaret açığı veriyoruz? Gelecek yıllarda dış ticaret dengesi ne olacak?
Türkiye AKP İktidarında, 2003-2009 arasındaki 7 yılda 321.5 milyar dolar cari açık verdi. Bu açığın bir kısmı, turizm gelirleri ile bir kısmı işçi dövizleri gibi döviz gelirleri ile kapandı. Geriye aynı 7 yıl içinde gerçekleşen 173.3 milyar dolar dış cari açık kaldı.

İç açıklar, örneğin bütçe açığı, GSYH içinde bir transferdir. Devlet bu açık için içeriden borçlanırsa, devletten özel sektöre faiz transferi olur.
Ancak dış açıklar nedeniyle dışarıya kaynak çıkışı olur... Bu fark borçla veya varlıkların satışı ile karşılanır. Yani her durumda ülke fakirleşir.
Bu demektir ki, dış ticaret politikasının ilk ayağında başarılı değiliz.
Bir Ekonomi bu gün için dış açık verebilir. Bu dış açığı eğer yurt dışından yatırım malı ithal etmek için veriyorsa, içeride yatırımlar artacak, teknoloji gelişecek, demektir. Yatırım artışı, ihracatın da artmasına imkan sağlar.
Oysaki Türkiye, yatırım malı ithal etmiyor... Aramalı, hammadde ithal ediyor. Bu nedenle ithalat artıyor. Bu nedenle dış açığımız artıyor.
1) İthalatımız içinde yatırım malı ithalatının payı düşüktür. 2008 yılında toplam ithalat içinde yüzde 13.3 olmuştur. Bu ithalatta ancak mevcut yatırımların amortismanı için gereken yenileme yatırımları kadardır. Yani yeni yatırım yoktur.
2) İthalatımızın yüzde 76’sı aramalı ve ham madde ithalatıdır. Eğer bu ithalatın bir kısmını aramalı olarak Türkiye’de üretmiş olsaydık, işsizlik sayısı yarıya düşerdi.

3) İhracatımız yüzde 70 oranında ithalata bağımlıdır. Yani 2009 için ulaşmayı beklediğimiz 100 milyar dolar ihracatın, 70 milyar dolarlık aramalı ve hammaddesini ithal ediyoruz. 100 milyar dolarlık ihracatın yalnızca 30 milyar dolarını katma değer olarak yaratıyoruz. Katma değer olarak gerçek ihracatımız 30 milyar dolardır. Bu nedenledir ki, İhracat artışı mutlaka ithalat artışı yaratıyor. (Yarın devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları