Dış ticarette kaybetmek zorunda mıyız? (2)

Dün bu köşede, dış ticaret açıkları ve cari açığın boyutları üstünde durmuştum. Bu açıklar, hem bugün finansman sorunu yaratıyor... Dış borcumuz artıyor. Diğer ülkelere göre daha fazla faiz ödüyoruz. İçeride kârlı şirketleri ve bankaları yabancıya satıyoruz.
Türkiye AKP iktidarında maalesef sürekli dış açık verdi... Cari açık verdi... O kadar ki 2009 yılının ilk 6 ayında, ekonominin yüzde 10,5 daralmasına rağmen yine de cari açık verdik. Bu sonuç ekonominin ithalata bağımlı hale geldiğinin bir göstergesidir.
Dış ekonomik ilişkilerde, sürekli kan kaybetmek, Türkiye’nin kaderi değil. Yanlış olan AKP’nin uyguladığı iktisat politikalarıdır. Daha doğrusu vizyonsuzluktur.
Uygulanmakta olana serbest kur veya dalgalı kur sistemi, Türkiye’nin ekonomik yapısına ve piyasa yapısına uygun değildir. Bunun nedenleri;
1) Piyasada rekabet koşulları yetersizdir.
2) Dolarizasyon yaygındır. Dolarizasyon varsa, döviz arz talebi dengeye gelmez.
3) Vadeli döviz işlemleri yoktur. İzmir’de sonradan açılan vadeli işlemler borsası yeterli esnekliği sağlayamadı.
Bu nedenle dalgalı kur sistemi, “otomatik kur dengesini” sağlamakta yetersiz kaldı.
Kaldı ki, hem dalgalı kur sistemi çalışmadı... Hem de MB yanlış uygulama yaptı. Kur artarken müdahale etmedi. Düşerken etti. Sonunda Türk lirası aşırı değerlendi. İthalat daha ucuza geldi. Dış ticaret açıkları arttı.
Yapılması gereken, gerçekçi kur sistemi olan kontrollü kur başka bir ismiyle yönetilebilir kur sistemine geçmektir.
* Türkiye de Konvertibilite, kayıt dışı sermayenin ve spekülatif sermayenin serbest hareketi şeklinde anlaşılmıştır.
Aradan 7 yıl geçmiş, kayıt dışı sermaye için yeni girişimler başlamıştır. Ne var ki “Varlık Barışı” için de 2008 yılında dışarıda kazanılan faiz ve benzeri gelirlerin Türkiye’de vergilendirilmesi gibi sorunlar mevcuttur.
* Sıcak paraya yerli sermaye karşısında vergi muafiyeti getirilerek sıcak para girişi teşvik edilmiştir.
Ekonomide kırılganlık artmış ve aramalı ve hammadde yatırımları gereği kadar artmamıştır.
* Cari açığın finansmanı, yabancı sermayeye satılan karlı şirketleri özelleştirilen kamu altyapı yatırımları ve dış borçlanma nedeniyle ödenen faizler, cari açıkta kısır döngü yaratmış ve cari açığı arttırmıştır. Ekonomi, kuyruğunu yakalamak isteyen kediye dönmüştür.
2003-2009 yılları arasında Türkiye’den 32 milyon dolar kâr transferi olmuştur.
2003-2009 yılları arasında, Mısır, Bulgaristan, Romanya gibi ülkelere 10.1 milyon dolar yatırım sermayesi çıkmıştır.
Bu çıkışlar cari açığı artırmıştır.
Bugünkü açıklar gelecek yıllarda, Türkiye’den sürekli bir kaynak çıkışına yol açacaktır. AKP iktidarının dış açıkları, gelecek yıllarda halkın fakirleşmesine yol açacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları