Dış güçler hem çatlıyor hem de patlıyorlar
“Göreceksiniz Temmuz ayından itibaren ülkemin ekonomisi öyle bir atağa kalkacak, öyle bir sıçrayacak ve büyüyecek ki etrafımızdaki Almanya'sı, Fransa'sı, İngiltere'si, İtalya'sı ve hele o her şeye burnunu sokan ABD'si de çatlayacak, patlayacak."
Sahi yukarıdaki ifadeyi hangi bakan söylemişti? Hatırlayınız bakalım.
Bu ifadeden sonra tam üç Temmuz geçti.
Ekonomide atağa kalkmayı bırakınız vallahi yere çakıldık.
*
Faizler enflasyona göre ayarlanır.
Bütün dünyada sistem böyle işler.
“Faiz sebep, enflasyon sonuç.” denilerek ülkemizde enflasyon artarken her seferinde faizleri düşürdüler. Bunun sonucunda ise durdurulamayan bir döviz artışı, kontrol altına alınamayan bir enflasyon yaratıldı. Merkez Bankası (MB) siyasi irade ile koordineli olarak faizleri düşürdüğü aylarda “borçlanma faizimiz” ise çok artmıştı.
Bu hususun altını çizmek istiyorum.
*
Türkiye çok büyük bir döviz sıkıntısı içerisinde.
Ağustos 2023 itibarıyla Swap hariç MB’nin net rezervi eksi 50,7 milyar dolarlardaydı.
Dışarıdan alınan borç paralarla akıllı yatırımlar yapılmayıp bu paralar betona yatırılırsa,
dünya ülkeleri enflasyonla mücadelede faiz ve üretimlerini artırırlarken biz ekonominin kurallarına uymayıp “NAS da NAS” diyerek sürekli faiz indirirsek sonuç bu olur.
Paramız da dünyanın en değersiz paraları arasında yerini almaya devam eder.
*
Kısa vadede ödenmesi gereken 200 milyar dolardan fazla bir borcumuz var.
Fiyat istikrarını sağlamak,
Enflasyonu önlemek,
TL’nin değerini korumak gibi görevleri olan Merkez Bankası’na (MB),
TÜİK’in açıklamalarına,
siyasi iradenin ekonomiyle ilgili söylemlerine vatandaş artık güvenmiyor.
Özellikle de son bir kaç yılda
devlete yani TL’ye güvenenlerin kaybettiğini,
dövize güvenenin kazandığını gördüğü için de
paralarının değerini korumak amacıyla döviz alıyor.
Dışarıdan ülkemize para girmemesi ve siyasi iradenin üretimi artıracak ekonomi politikası izlememesi neticesinde yeterli üretimin olmayışı,
dış ticaret açığımızın da çok büyük olması döviz sıkıntısı yaratmaktadır. Bu durum döviz kurunu yükseltmektedir.
*
Peki para neden Türkiye’ye gelmiyor?
Çünkü yabancı Türkiye’deki “yargıya, siyasi ve ekonomik uygulamalara” güvenmiyor.
Ekonominin kuralları doğrultusunda işler yapılmadığını görüyor.
TÜİK’in açıkladığı bütün rakamlarda siyasi iradenin müdahalesi ile kalem oynatıldığını,
Merkez Bankası’nın bağımsız olmayıp gereken şartlar oluşmadan talimatla faiz indirdiğini gayet de iyi biliyorlar.
Kasım 2019’da siyasi iradenin ağır topu ne demişti;
"Merkez Bankası Başkanı'nı görevden aldık, çünkü laf dinlemiyordu."
***
20 Aralık 2021 tarihi gecesinde siyasi iradenin ağır topu “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” sistemine geçildiğini açıklamıştı.
Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi dünyanın hiç bir ülkesinde görülmeyen bir uygulamadır.
KKM sistemine geçildiğinde meydanlara çıkıp halaylar çeken, kutlamalar yapanlar dahi olmuştu.
Ne diyelim ki;
“Şeytan şapkasını önüne koymuş bir köşede ağlıyordu. Zenginin zararını fakirlerin karşılayacağı fikri aklının ucundan dahi geçmemişti. Şeytanı esas kahreden şey ise fakirin bunu halay çekerek kutlamasıydı.”
*
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Kur Korumalı Mevduat hesabı sistemi için bakınız ne demişti;
“Dua edin de Kur Korumalı Sistem tutsun.”
Efendim, sistem yanlışsa, işimiz de duaya kaldıysa sefalet kaçınılmaz olur.
*
KKM uygulaması fakirleşmemizi sağlayan bir sistemdir.
KKM sistemi, kur ne kadar artarsa artsın devletin “Artan kadarını ben garanti ediyorum.” dediği sistemdir.
Yani kur farkını bankalar ödemiyor.
Verilen faizden fazla kur artarsa faizin üzerindeki o fark “hazine tarafından” yani 83 milyonun sırtına yüklenip 83 milyonun vergileriyle ödeniyor.
Fakirden alınıp zengine veriliyor.
*
Robin Hood, İngiliz halk hikâyelerinde mevcut olan bir hayduttu. Bu kişi öyle bir hayduttu ki fakirlere vermek için zenginlerden çalardı.
Zenginlerin mallarını çalıp fakirlere dağıtan bir kahraman olarak anlatılır.
“Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” sistemi ile Robin Hood’un sistemini kıyaslayınız.
*
“Nas, Nas “ demişlerdi değil mi?
3, 6, 9, 12 aylık TL vadeli olan KKM hesapları bal gibi fa-iz-dir. Kılıfına uydurulmuş hem de katmerli faizdir.
Faizin adını değiştirmekle faiz değişmiyor efendim.
*
24 Ağustos 2023 tarihinde politika faizi %17,5’ten %25’e yükseltildi. Sormazlar mı;
“Hani Nas vardı.
Hani enflasyonu doğuran ana sebep faizdi.
Bir Müslüman olarak Nas’lar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edecektiniz.
Hani iktidarda olunduğu sürece faiz yükselemezdi.
Hani enflasyon da faizle beraber düşecekti.Şimdi Nas hükümsüz mü kaldı?”
Şu hususun altı çizilmelidir;
“Bugünkü faiz bile daha çok düşüktür. Bu faizlerle dövizi tutamazsınız.”
Akademisyenlerin ve ekonomistlerin bağımsız biçimde oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre 2023 yılı Ocak-Ağustos dönemi enflasyon oranı yüzde 83,96 oldu.
Dövizin yükselişini dolayısıyla enflasyonu durdurmak için faizleri bu seviyelere çıkarmak zorunludur.
TL.’ye dönüş ancak yüksek faizle olur.
TÜİK’e göre sadece Temmuz 2023 (TÜFE: %9,49)ve Ağustos 2023 (TÜFE: %9,09) enflasyonu toplamı %18,58 oldu. Ciddi bir artış.
*
ENAG verilerine göre 2023 yılı Ocak-Ağustos dönemi enflasyon oranı yüzde 83,96 olmuştu.
Bizi kıskanan Avrupa’da enflasyon %6, ABD’de %4 civarında.
Temmuz 2023’te emekli maaşlarına ne kadar zam yapıldı; %25.
Siyasi iradenin;
“Çalışanları ve emeklileri enflasyona ezdirmeyeceğiz.” sözünü hatırlıyor,
“Komşumuz açken biz tok yatmayız.” diyenlerin ise bugün servet sahibi olduğunu görüyoruz.
***
Rasyonel politikalar yerine ekonomi kurallarına uymayıp kurallara aykırı işler yaparsanız, ekonomiyi düzeltmeyi değil seçim kazanmayı düşünürseniz,
eğitime yatırım yapmazsanız,
eğitimli, liyakatli insanları yurt dışına kaçırırsanız,
üretime yönelik yatırımlar yapmazsanız,
katma değeri yüksek mal üretmezseniz,
kamuya ait değerli şirketleri, hatta değerli kamu arazilerini satıp buradan gelen milyar dolarları da çarçur ederseniz,
ekonomiyi bilgi ve tecrübesi olan liyakatli kişilere değil de biat edecek kişilere teslim ederseniz,
kamuya personel alımı mülakatlarında “Bizden olsun da nasıl olursa olsun.” mantığıyla kişi seçerseniz bugün olduğu gibi döviz sıkıntısı çeker, yüksek zamlara da maruz kalır, ekonomiyi bırakın pik yaptırmayı yere çakar, sosyal güvenlik sistemi de, sağlık sistemi de, kamu eğitim sistemi de, adalet de iflas eder sefalet içerisinde de yaşarsınız.
***
SONUÇ;
Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat hesabı sisteminde para babalarının olası kur zararlarını millet ödediği için “para babalarının gözünde ışıltı oluşmuştur.”
Peki sorum şu;
Kuru hazine koruyacak da Hazine’yi kim koruyacak?
*
“Ekonomik sıkıntıları yine biz çözeceğiz.” diyenlere bakıyoruz kendilerinin ve çevresindekilerin ekonomilerini düzelttiklerini
görüyoruz. Sorunları, sorunu yaratanlar çözemez.
*
“Dövizin yükselmesine neden olanlar” SEBEPTİR.
Bunun neticesinde oluşan zamlar ise SONUÇTUR efendim.
Maaşlar asgari, maaşlardaki erime ise azami durumda.
Alın terinin değersizleştiği, alın terinin karşılığının alınamadığı ülke durumundayız.
Almanya'sı, Fransa'sı, İngiltere'si, İtalya'sı bu halimizi görünce “hem çatlıyor hem de patlıyordur” herhalde!
Siz kendi kendinizi kandırmaya devam edin.
Hakikaten Aziz Nesin’in kulakları çınlasın.
%60 mı demişti?
Ne diyelim;
Kendi düşen ağlamaz.
“Kendim ettim kendim buldum.” şarkısını söylemeye devam.