Dış borçlanmada sınıra geldik
Türkiye’nin 2012 yılında net turizm geliri 25.5 milyar dolar oldu. Bu sene Gezi protestolarının siyasi iktidar tarafından kötü yönetilmesi nedeniyle, turizm gelirimizin düşeceği şimdiden belli oldu. Türkiye’nin tek döviz kazanma yolu turizm kaldı. Özelleştirme yoluyla yabancıya varlık satışları ile bankaların ve kârlı işletmelerin yabancıya satışları sona geldi. Satılacak işletme kalmadı. Yabancının da eskisi kadar talebi kalmadı.
Maliye Bakanı sıcak para çıkışı olduğunu söylüyor. Bu şartlarda 2013 yılı büyüme oranı düşük de olsa, cari açık artacak ve cari açığın tek finansman kaynağı olarak dış borçlanma yolu kalacaktır.
Türkiye’de cari açık ve dış borçlar günlük hayatta hissedilmiyor... Ancak Türkiye’nin ekonomik geleceğini ipotek altına alıyor.
Türkiye’nin dış borç stoku 340 milyar dolara ulaştı. AKP iktidarında Türkiye IMF’ye olan 20-25 milyar dolar borcunu kapattı. Ancak dış borcu da 200 milyar dolar artırdı.
Borç yiyen kesesinden yer.. Türkiye ne cari açığa ne de dış borçlanmaya sittin sene devam edemez. 340 milyar dış borcun GSYH’ya oranı yüzde 46’dır. Bu oran yüksek değildir. Ne var ki Türkiye için çok yüksektir. Çünkü..
* Bir: Türkiye’nin cari açığı devam ediyor ve yukarıda açıkladığım, turizm gelirlerinin düşmesi, özelleştirmede sona gelinmiş olması ve ithalata bağlı bir üretim yapısının olması nedenleri ile döviz kazanma potansiyeli düşüktür.
* İki: Dış borçlar yatırım için alınmadı. İthalatın finansmanı ve dolayısıyla cari açığı kapatmak için alındı. Bu nedenle kendi kendini geri ödeme imkanı olan bir borçlanma şekli değildir. Sürekli faiz çıkışı cari açığı artırmakta ve cari açıkta kısır döngüye neden olmaktadır.
Türkiye’nin dış borcu diyoruz... Zira dış borçlarda, içi borçlardan farklı olarak özel ve kamu ayırımı yapılmaz. Nedenlerine gelince ...
* ABD ve AB kendi parasıyla borçlanıyor. Bu ülkelerde iç ve dış borç ayırımına gerek yoktur. Kendi dolarları veya euroları ile dış borç alıp, geri ödüyorlar. Bunların sorunu kamu açıklarıdır. Türkiye ise dövizle borçlanıyor. İster devlet, ister özel sektör olsun, sonunda bu borçları dövizle ödeyeceğiz. Elimizde TL olması yetmez.. Ayrıca dövize ihtiyaç var. Dış borç ödemede dövize olan talep artacak ve kur etkilenecektir.
* İster özel sektör, isterse devlet alsın, dış borç alındığında ülkeye kaynak girişi, ödendiğinde kaynak çıkışı olur. GSYH’yı doğrudan etkiler.
* TL aşırı değer kazanmış durumdadır... Eğer kur artışı olursa, özel sektör toplam 230 milyar dolara ulaşan dış borcunu ve özellikle de kısa vadeli dış borcunu ödemekte sıkıntıya girer. Maliyetini yine halk çeker. Bu durum anında anlaşılmadığı için, bir yerde halkı aldatmaktır.
Türkiye de kişi başına dış borç, 4500 dolardır. 2002 yılında Latin Amerika ülkelerinin dış borcu bizden daha yüksek idi. Bugün biz bu ülkelerin dış borcunu geçtik.
Dünya Bankası, Uluslararası Borç İstatistikleri Raporu’na göre gelişmekte olan ülkeler içinde Türkiye dünyanın en borçlu dördüncü ülkesidir. 2011 yılı sonunda dış borç stoku verileri Çin’in borçlanma seviyesi yüksek ilk on ülke listesinde ilk sırada yer aldığını göstermektedir. Çin’i Rusya Federasyonu (543 milyar dolar), Brezilya (404,3 milyar dolar), Türkiye (307 milyar dolar, bugün 340 milyar dolar) Hindistan (334,3 milyar dolar) ve Meksika (287 milyar dolar) izlemektedir.