Direnen Fenerbahçe
Huzur-u mahşerde nasıl olur bilemiyorum! Ancak ben artık bu dünyada kesinlikle inandım ki; Yaradan, bazı insan ve kuruluşlara "direnme, omurgalı davranma ve örnek olma" görevi veriyor. Hem de birilerinin "bir eli yağda bir eli balda" hak etmedikleri halde "makam paylaştıkları" dönemlerde. Esasen bu bir imtihan, biliyor musunuz! Aynen şairin dediği gibi; "Dünya denen mezellete dalsın her isteyen / Ben milletimin şeref taşan efsanesindeyim" dizelerini ilke ve ülkü edinmişçesine koskoca "bir kokart ve dört yıldızlı" generallerin direnemeyip kozmik odayı açtığı günlerde... Terliklerini alıp cezaevlerine düştüklerinde... Voltaya çıktıkları günlerde... "Kara kumpasa direnen bir Fenerbahçe ve bir Aziz Yıldırım" hatırlıyorum.
Evet, dünden hatırladıklarım bu. Ya bugün? Sanki dünden farksız. Fenerbahçe ve batı cephesinde değişen bir şey yok. O günkü hal ya da benzer bir davranış, bugün başka bir şekilde tezahür ediyor. Yine "hedefte Fenerbahçe ve Başkanı" var.
Şimdi de Fenerbahçe ve Ali Koç imzaya zorlanıyor. Hangi imzaya? Bankalar Birliği'ne imzaya. Ali Bey niçin direniyor ya da imza atmıyor? Seneye borç ödeme zamanı geldiğinde borçların ödenemeyeceğini bildiği için. Ödenemeyecek paraya niçin imza atsın adam? Kim diretiyor bunu? Türkiye Futbol Federasyonu. Acaba öyle mi? Aklından zorun mu var bu TFF'nin? Yoksa yine Fenerbahçe "birilerince teslim alınmaya çalışılıyor" da "TFF dümen mi tutuluyor?" Bunu anladı da "onun için mi direniyor başkan?" Öyleyse yanındayız. Hem yalnızca biz değil ha!.. 25 milyon taraftar ve tüm Türk futbol kamuoyu. Hadi bakalım! Hodri meydan!.