Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Dipsiz kuyuyu kim kazdı?

Recep Bey partisinin Aksaray mitinginde "Can yakan enflasyonun yol açtığı hayat pahalılığı ile boğuşuyoruz. Enflasyon ortamında ne verirsek verelim dipsiz kuyu misali kaybolup gidiyor" Diyerek çok büyük bir itirafta bulundu.

Açıkça söylemek gerekirse bir iktidarın başarı ya da başarısızlığının en önemli göstergesi enflasyon oranıdır!

Bir ülkede enflasyon oranı düşükse iyi ve aklı başı yerinde doğru işler yapan, geleceği öngörüp gerekli rasyonel önlemleri zamanında alan bir iktidar var demekti.

Yok, bir ülkede enflasyon yüksekse o ülke kötü yönetiliyor doğru, rasyonel, aklı başı yerinde politikalar uygulanmıyor demektir.

Bir ülkede enflasyon küresel ortalamanın on katından fazlaysa kimi ekonomistler bu seviyeye hiperenflasyon kimi ekonomistler ise çok yüksek enflasyon der ve bu seviye ülkenin çok ama çok kötü yönetildiğinin en temel göstergesidir. Bir ülke bu seviyelerdeki enflasyonu çok kötü yönetilmediği müddetçe hiçbir şekilde görmez.

Ülkede enflasyon çok yüksek ve Recep Bey şimdi kalkmış “Enflasyon ortamında ne verirsek verelim dipsiz kuyu misali kaybolup gidiyor" diye sızlanıyor…

Recep Bey’e sormak gerek; “Peki bu dipsiz kuyuyu kim kazdı?”

Kim “faiz sebep enflasyon sonuçtur” gibi hiçbir bilimsel ya da deneyimsel temeli olmayan bir iddiayı savundu ve savunmakla da kalmayıp bu iddiayı ülke ekonomisi üzerinde denemeye kalktı?

Kimdi o “nas var nas, sana bana ne oluyor” diyerek faizleri negatif ve hatta aşırı negatif bölgede tutan?

Bütün bu kararları tek bir kişi alıp uygulatmadı mı?

Tamam, şimdi bu sözlerden çark edilmiş görünüyor fakat yarın bir U dönüşü yapılıp aynı politikaların uygulanmayacağına dair bir teminat var mı?

Bakınız: Enflasyon tamamen parasal bir olgudur ve daima iktidarların enflasyonist politikaları sonucunda ortaya çıkar!

Bir ülkede eğer iktidar enflasyonist politikalar uygulamıyorsa asla ve kat’a enflasyon olgusu ortaya çıkmaz, yani; enflasyon bilinçli bir tercihtir

Bu yüzden şimdi çıkıp timsah gözyaşları dökerek sızlanmak iktidarın hakkı değildir.

Bu açıklamada dikkat çeken diğer husus ise "Can yakan enflasyonun yol açtığı hayat pahalılığı” söylemi. Bakınız bu söylem de yanlıştır, daha doğrusu bu söylem kitleleri yanıltma amacı ile ortaya atılmış bir laf kalabalığıdır.

Neden derseniz eğer bir ülkede iktidar, enflasyon varken maaşları ve gelirleri enflasyona paralel bir hızda artırırsa ülkede enflasyon olsa dahi hayat pahalılığı görülmez, insanların satın alma gücü erimez, yokluk ve yoksunluk çekmezler!

Eğer bir ülkede iktidar gerçek enflasyonu açıklamıyor ve maaşlara gerçek enflasyonun altında bir artış yapıyorsa o ülkede hem enflasyon ve hem de hayat pahalılığı ortaya çıkar yani hayat pahalılığı yaratmak da bir iktidarın bilinçli tercihidir.

Demokratik olmayan ülkelerde iktidarlar enflasyon ve hayat pahalılığı yarattığı zaman emeklilerin ve ücretli çalışanların yapabileceği çok fazla bir şey yoktur. Sokağa çıkıp protesto etseler sopa yerler, ayaklanmaya kalksalar kafalarına sıkılır.

Demokrasinin olmadığı ülkelerde zaten sandık da bir şey ifade etmez, sandıkta bir şeyleri değiştirmek de mümkün değildir bu yüzden de Venezuela ya da benzeri ülkelerde gördüğümüz gibi insanlar ya boyun eğerler ya da ülkeden kaçarlar.

Türkiye’de ise ipin ucunda sallansa da hâlihazırda demokrasi var, sandıkta bir şeyler değişebiliyor ve mevcut otoriter iktidar bile bu yüzden sandık sonuçlarını dikkate almak zorunda kalıyor.

Şimdi enflasyon ve hayat pahalılığı yüzünden aciz kalmış, inim inim inleyen, aç kalmamak için çoluk çocuğun eline bakan, bayram harçlığı veremediği torun torbadan utanan emekli, dul, yetim ve sair dar gelirliler sandıkta tercihini kullanacak, oy kullanırken önlerinde iki seçenek var:

1-Oyunu bile isteye, taammüden enflasyon ve hayat pahalılığı yaratan iktidara mı verecek?

2-Yoksa oyunu muhalefete verip enflasyon ve hayat pahalılığı yaratan iktidara bir ders mi verecek?

31 Mart yerel seçimleri bu iki seçenek arasında bir referanduma dönüşmüş bulunmaktadır, bekleyip sonucu göreceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları