Din istismarı önce dine zarar veriyor

Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçim öncesi teröre karşı ortak bildiri yayınlansın, kampanya boyunca bürolar dışında bayrak asılmasın, aile mahremiyetlerine girilmesin ve Cumhurbaşkanı tartışma konusu yapılmasın diye 4 öneri getirmişti.

Dini inançlar da, mahremiyetler gibi toplumun kutsal değeridir. Bu değerlerin seçim sırasında kullanılması, hem dini açıdan, hem de insanlara saygı açısından, yanlıştır.

Kılıçdaroğlu, 4 maddenin üçüne evet derken, ''dini değerler de seçim malzemesi olarak kullanılmasın, mezhep tartışması yapılmasın'' diyebilirdi. Neyse ki CHP içinden, Mahmut Tanal Yüksek Seçim Kurulu'na itiraz ederek, AKP'nin dini, propaganda aracı olarak kullanmasını şimdilik kısmen engelledi.

Kaldı ki, toplumun kutsal değerlerini kullanmak, hem siyasi partiler yasasının 87. maddesine aykırıdır... Hem de Anayasaya aykırıdır.

Siyasi partiler kanununun 87. maddesine göre;

''Siyasi partiler, Devletin sosyal veya ekonomik veya siyasi veya hukuki temel düzenini, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla veya siyasi amaçla veya siyasi menfaat temin ve tesis eylemek maksadıyla dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan şeyleri alet ederek her ne suretle olursa olsun propaganda yapamaz, istismar edemez veya kötüye kullanamazlar.''

Yine Anayasanın 24. maddesinin son fıkrası da;

''Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.'' şeklindedir.

Dini değerlerin seçim malzemesi olarak kullanılması, dini değerlere zarar veriyor... Halk da kutsalının istismar edilmesinden rahatsız oluyor.

Söz gelimi 7 Haziran seçimlerinde mitingde Kur'an'ın kullanılması, samimi dindar insanları rahatsız etmiştir.

Öte yandan dini değerlerin seçim propagandası aracı olarak kullanılması ayrıca diğer partilere karşı haksız rekabet oluşturuyor.

AKP'den Adalet Bakanlığı da yapmış birisi, Yüksek Seçim Kurulu'nun bu konudaki yasak kararını açıklarken, olayı daha da istismar ediyor. 'Haydi Bismillah demek ihlasın ifadesidir' diyor. Ancak, haydi Bismillahla herkesin işine başlaması ayrı, bunun siyasette istismar edilmesi, siyasi bir propaganda aracı olarak kullanılması, daha farklıdır. Kaldı ki bu tür istismarların anayasaya ve yasalara aykırı olduğunu AKP bilmiyor muydu?

Her şeyin aşırısı zarardır. Her şeyin aşırısı haramdır. Kainatta, dünyada, sosyal hayatta ve insanda, her şey denge üzerine kurulmuştur. Dünyada yer dengeleri bozulunca deprem oluyor. Sosyal dengeler bozulunca, anarşi çıkıyor. İnsanda fiziki denge bozulunca, hastalık oluyor. Siyasette de dengeler bozulunca kaos doğuyor. AKP, dini değerleri kullanarak önce mazlum duruma düştü. Şimdi ise aynı değerleri zulüm için kullanıyor. Bu şekilde bozulan değerler dengesi önce bu değerleri istismar ettiği için AKP'ye zarar veriyor.

AKP iktidarı, dini değerler yanında, devlette de dengeleri bozdu... Paralel yapıyı yarattı ve şimdi de bu yapıyla mücadele etmek için devleti alt üst ediyor. Önce küresel sermaye dedi... Şimdi ise muhalif sermaye diye üzerine gidiyor. Avrupa Birliği dedi... AB Bakanlığı kurdu. Şimdi her vesile ile AB'yi suçluyor. Demokratik adım olarak askeri vesayeti kaldırıyorum dedi, Ergenekon faciası yarattı.

Uzatmayalım; tüm dengeleri bozdu. Bugün yaşamakta olduğumuz bütün sıkıntılar bu dengelerin bozulmasından kaynaklanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları