Devlet gücü mü? Halkın gücü mü?

16 Nisan'da yapılacak referandum Türkiye Cumhuriyeti için hiç kuşku yok ki kırılma noktasıdır.

94 yıllık Cumhuriyet tarihimizde askeri darbeler ile yapılan anayasalar bugün her kesim tarafından eleştirilmektedir.

Neden?

Çünkü özgürlük yoktu, dayatma vardı.

Bugün de aynı dayatma AKP+MHP iş birliğiyle devlet baskısı ile yaşatılıyor.

Toplumsal uzlaşma ile yapılan bir anayasamız hiç olmadı.

Bugün yapılan değişiklik ise 94 yılda oluşan demokratik parlamenter rejimin yerine tek adam rejimi getirilmek isteniyor.

15 yıldır iktidarda olan AKP, devletin bütün imkânları ile "evet" kampanyaları yürütüyor.

Cumhurbaşkanlığının, başbakanlığın, bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının, AKP'li belediyeler ile belediye şirketlerinin ve AKP'nin tüm maddi manevi imkânları "evet" kampanyasında kullanılıyor.

Mitinglerin yanı sıra TRT, özel televizyonlar, yazılı medya ve cadde sokak afişleri "evet" kampanyaları ile dolduruldu.

Müthiş bir devlet baskısı var halkın üzerinde.

Çünkü;

- Recep Tayyip Erdoğan'ın geleceği,

- Devlet Bahçeli'nin MHP Genel Başkanlığı'ndaki geleceği,

- Binali Yıldırım'ın AKP Genel Başkanlığı'ndaki geleceği Evet-Hayır'a bağlıdır.

Ama asıl olan Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği değil midir?

Elbette.

Ve Türk halkının 16 Nisan'da ortaya koyacağı irade Erdoğan'ın, Bahçeli'nin ve Yıldırım'ın geleceği değil Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği için büyük önem taşımaktadır.

İnsanlar fanidir, Türkiye Cumhuriyeti bakidir, ilelebet de baki kalacaktır.

1983 seçimlerinde de AKP'nin tek başına iktidar olduğu 2002 seçimlerinde de devlet gücünü elinin tersi ile iten Türk halkı kendi iradesini ortaya koydu.

Keza 19 Mayıs 1919'da Samsun'a adım atan Mustafa Kemal için Osmanlı Devleti tüm baskı gücünü ortaya koydu "hain" ilan etti hatta İstanbul müftüsü de "katli vaciptir" fetvası verdi.

Devlet gücü yetti mi?

Yetmedi, 650 yıllık Osmanlı devletinin gücü dahi Anadolu halkının gücü karşısında eridi gitti.

Daha pek çok örnek vermek mümkündür.

Bugün de devlet gücü Türk halkının üstünde AKP eliyle baskıya dönüştü.

Türk halkı "evet" bombardımanı altında baskı ile etkilenmeye çalışılıyor.

Herkesin dikkatini çeken ise AKP'nin Anayasa maddelerini anlatmaya çalışmayıp CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef tahtasına oturtmasıdır.

Bunun temel nedeni Anayasa değişikliğini siyasi bir mücadeleye dönüştürmek ve AKP ile MHP'den oy kaçışlarını siyaseten engellemeye çalışmaktır.

Türk halkı bu siyasi tuzağı görmelidir.

Halkın gücü inanıyorum ki 16 Nisan'da devletin gücünü yenecektir.

Yazarın Diğer Yazıları