Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

Devlet adamı

Günümüzün dünyasında "Devlet Adamı" denilecek kalite ve seviyeyi bulmak çok zor. Siyaset adamı çok... Devlet adamları ve siyaset adamları arasında o kadar çok fark var ki.

Siyaset adamı için günü kurtarmak çok önemlidir. İçinde bulunduğu zamanın başarıları ile mutludur. Halbuki devlet adamı aldığı her kararın, söylediği her sözün en az 50 yıl sonraki neticelerini düşünür. Asla yazılı metin olmadan basın toplantısı yapmaz. Daima sakin, karşısındakini dinlemeye önem veren bir üslup içindedir. Zamanın getireceklerini, götüreceklerini iyi hesaplayan bir mantığın sahibidir. Devlet adamı milli dilini mükemmel konuşur ve yazar. Bir dilin edebiyatını, şiirini, romanını, nesrini tanımadan O'na hakim olmak , O'nu güzel konuşmak mümkün değildir. Bunun en güzel, en güçlü örnekleri Atatürk, A. Lincoln ve General De Gaulle'dir. Bugün Türkiye'de Atatürk çapında Türkçeyi konuşan, yazan bir devlet adamımız yok.

Çanakkale Aydos tepesinden Madam Corinne'e yazdığı mektup;

"Çanakkale savaşının içinde Aydos tepesindeyim. Başımın üstünden insan başları, kolları, ayakları uçuyor. Ölmek ve öldürmekten ibaret bir hayatım var. İnsani değerleri, güzellikleri öylesine özledim ki... Bu mektubu size getiren arkadaşıma lütfen bir roman listesi veriniz. Aşkı, sevgiyi, insana saygıyı, insanlığa hürmeti telkin eden eserler olsun. Burada siper içinde fener ışığında okuyacağım. Savaşın bize unutturduğu güzellikleri yeniden yaşamak istiyorum."

Madam Corinne; listeyi hazırlar, görevli subay kitapları alır, M. Kemal'e getirir. O bu kitapları siperde gazlı idare lambasının ışığında sabaha kadar okur.

Uzmanlığa saygılıydı

Atatürk bütün çalışmalarında çok titizdir. En küçük bir problemi bile tesadüfe bırakmaz. Planlarını, programları inandığı, karakterli ve ehliyet sahibi kişilerle mutlak müzakere ederdi. Uzmanlığa büyük saygısı vardı.

Dil konusundaki çalışmaları çok tenkit edilmiştir. Ancak işin aşırılığa vardığını görünce çalışmaları durdurmuş, "Halkın konuştuğu Türkçe en güzel Türkçedir" demiştir. Dil kurultaylarının en sıcak çalışma dönemlerinde İstanbul'da karşılaştığı Y. Kemal'e "Bizim dil çalışmalarımıza niçin katılmıyorsunuz? Buyurun, ilminizden istifade edelim" deyince Y. Kemal; "Paşam, affedin ben bu konuların cahiliyim" diye cevap verir. Çalışmalar biter, yine karşılaşırlar. Atatürk; "Sizin cehliniz, bizim ilmimizi yendi" der.

Atatürk Türk tarihinin bütünüyle ele alınmasını karanlıkta kalmış bütün konuların aydınlatılmasını istiyordu. Tarih kongreleri bu amaçla toplandı, çok önemli sonuçlara ulaşıldı.

Atatürk kongrelerde başladığı bu değerli çalışmaları kurumsallaştırmış, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu'nu kurmuştur. Her iki kuruma da İş Bankası'nın gelirinin bir bölümünü bağışlamıştır.

Ekonomik kalkınmada kaynakların israf edilmemesi, devletin öncelikle her türlü gösteriş harcamasından uzak durması, vatandaşın düğünlerde ölçülü olması yolundaki; "Men'i İsrafat Kanunu" konunun ne kadar ciddi bir üslupla ve bütün yönleriyle ele alındığını gösteriyor.

Eğitim gelecek zamanları kucaklayacak şekilde düzenlenmişti. Laik, ilime dayalı, okuyan, araştıran, düşünen bir gençlik istiyordu. Yurt dışına gönderilen gençlerle bizzat Atatürk meşgul oluyordu. O insanına böylesine sahipti. Atatürk Orman Çiftliği, toprağına da nasıl sahip olduğunun canlı örneğidir.

Normandiya çıkarmasından sonra General De Gaulle Fransa'yı Alman işgalinden kurtarmıştı. Bu mükemmel yetişmiş asker lider adamı siyaset bekliyordu. De Gaulle Fransa tarihini mükemmel biliyordu. Fransız dilini kullanışındaki güç, ifadelerinin berraklığı lügatlerde kelimenin en güzel kullanımına örnek olarak gösteriliyordu. Üniversitede demokrasiye inanmış araştırmacı, ilim haysiyeti olan bir kadro yerleştirdi ve yetişmesine yardımcı oldu. Ekonomisini "Demokratik Planlama"ya teslim etti. Rusya'daki merkezi planlamayı yerinde incelemek üzere Prof. François Perroux'u Moskova'ya gönderdi. Perroux dönüşünde Paris'te "Demokratik Planlama"yı gerçekleştirdi. Plan kamu kesimi için emredici, özel sektör için yol göstericiydi. Türkiye de bu modeli benimsemiş, "Demokratik Planlama" ile çok büyük başarılar sağlamıştır.

Devlet adamı birleştirici olmalıdır. İcabında canı pahasına... A.Lincoln siyahların köleliğini kaldırdı. Fanatik bir beyaz O'nu tiyatro salonunda tabanca ile vurarak öldürdü. Lincoln'ün cesareti, dürüstlüğü, insan haklarına mutlak saygısı yanında gençlere hitap ederken kullandığı şu cümle Devlet adamlığının eşsiz çerçevesi oluyor; "Sevgili gençler gemilerinizi sahillerinin köpüğü kirlenmemiş denizlere götürün!"

Yazarın Diğer Yazıları