Depremin ekonomik ve sosyal maliyeti

Depremde Türkiye dışında Kuzey Suriye''de de binden fazla can kaybı var. İnsan hayatı maliyet hesaplarına sığmaz. Dahası insan kaybı, yalnızca bizim ve Suriye''nin değil tüm insanlığın acısıdır.

Depremde yıkılan ve hasar gören bina ve altyapı, servet, varlık, kaynak kaybıdır. Deprem kurtarma ve faaliyetleri ise katma değer yaratır. Söz gelimi iş makinelerinin çalışması, akaryakıt harcaması, iş gücü, bütün bunlar katma değer yaratır. Büyümeyi pozitif etkiler. Buna rağmen depremde kurtarma faaliyetlerinin fırsat maliyeti var. Aynı makine daha yüksek katma değer yaratmak için yeni bina yapımında kullanılabilirdi.

Öte yandan, deprem bölgesindeki üretin faaliyetlerinin durması, büyümeyi olumsuz etkiler.

Depremde kurtarma, barınma ve onarım faaliyetlerinin finansmanı genel olarak halkın ve diğer devletlerin yardımları ile sağlanır. Özel ve tüzel kişiler bu yardımları genel olarak tasarrufları ile karşılar. Tüketimde düşme sınırlı olur ve büyümeye negatif etkisi sınırlı olur. Dış yardımlar ise kaynak girişidir. Büyümeyi değil iç varlıkları etkiler.

17 Ağustos 1999 depreminde maliyetlerin finansmanı için deprem vergileri getirildi.

*Ek gelir ve kurumlar vergisi olarak vergi oranları yüzde 5 artırıldı.

*Ek emlak vergisi olarak, ödenen verginin bir katı daha alındı.

*Ek motorlu kara taşıtları vergisi, bir kat daha artırıldı.

*Özel iletişim vergisi getirildi.

Bunlardan özel iletişim vergisi kalıcı hale getirildi. Ayrıca bu vergilerden elde edilen gelirlerin nereye ve neden kullanıldığı da halen yine tartışılıyor.

Bu defa vergiye gerek yok çünkü önce de söylediğim gibi Dünya ve Türkiye seferber oldu. Ayrıca bankalar ve SSK borç erteleyerek finansmana katkıda bulunuyor.

Uzmanların söylediğine göre bölgedeki yapıların yüzde 80''i, 2000 yılından önce yapılmış ve deprem güvenlik şartlarını taşımıyor. 2000 yılından önce ve sonra yapılanların tamamında ise altyapı sorunları var ve tüm altyapı depremde çöktü. Bu anlamda siyasi iktidarın bölgede deprem öncesi 20 yılda yeterli önlem almadığı anlaşılıyor. Kamu ve özel binalarda, gerekli dönüşüm ve güçlendirme yapılmamış.

TOKİ, kupon arsalarda lüks konut yaptırmaktan, hükümet konut rantı kollamaktan, güçlendirme faaliyetlerine zaman ve para ayıramamış.

Yine bütçeden kamu binalarını güçlendirmeye ve altyapıya kaynak ayrılmamış.

Öte yandan Hükümet bir yandan siyaset yapılmasın diyor ve fakat öte yandan Çevre Bakanı, AKP''li belediyelerin yaptıklarını sıralıyor. Ayrıca ''''Cumhurbaşkanı an ve an takip ediyor'''' diyor. Muhalefet milletvekilleri deprem bölgesinde çalıştığı halde, AKP Sözcüsü Çelik; ''''Cumhur İttifakı olarak hepimiz ayaktayız'''' diyor.

Bundan sonra hangi iktidar olursa olsun, 2000 öncesi binaların ve altyapının güçlendirilmesi için bütçeye ayrı bir ödenek konulmalıdır.

TOKİ tasfiye edilmeli, yerine ''''Sosyal Konut ve Güçlendirme Kurumu'''' kurulmalıdır. Bu kurum bağımsız ve siyasi popülizmden, hükümetlerin rant kollamasından uzak olmalıdır. Üniversiteleri de katarak, güçlendirme öncelikli bina ve altyapılar yeniden tespit edilmelidir. Bu kurum bizzat ve gerektiğinde özel sektöre teşvik vererek hızlı güçlendirme yapmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları