Dengesiz siyaset ekonomiyi bozdu...

Son zamanlarda, “piyasalar siyasi gelişmelerden” etkilenmiyor şeklinde bir iyimserlik var.
Aslında, yüksek büyüme, bütçe fazlası ekonomik beklentileri olumlu etkiliyor. Bu nedenledir ki, Türkiye İstatistik Enstitüsü Kurumu (TÜİK)’in açıkladığı Haziran ayı “Tüketici Güven Endeksi” bir önceki yıla göre ve bir önceki aya göre arttı. Geçen yıl Haziran ayında 88 olan endeks, bu sene Haziranda 96.42 oldu.
Bu iyimser havaya karşılık, bu sene cari açığımız rekor seviyede arttı. Cari açığın Gayri Safi Milli Hasılaya (GSMH) oranı yüzde 10.5 oldu. Daha da önemlisi, temel ekonomik dengeyi gösteren, tüketim-tasarruf dengesi bozuldu.
Son iki sorun, kalıcı bir istikrar önünde engeldir. Ancak asıl büyük engel dengesiz siyasettir.
Siyasette dengeyi hem AKP bozdu, hem de YCHP bozdu. İki parti de oy için, demokrasiyi ve özerkliği işlerine geldiği gibi kulandılar.
Başbakan, “Demokratik açılım paketi” dedi...
Ancak hiçbir zaman içeriğini açıklamadı. Gerçekte önce yapacaklarını açıklayacaktı. Sonra paketin adını koyacaktı. Böyle olmadığı için, demokratik açılım sözünü herkes işine geldiği gibi yorumladı.
Ayrılıkçı olanlar bu sözü, özerk bir Kürt devleti diye tercüme etti. Böyle olmadığı ortaya çıkınca, AKP’ye karşı tepki oluştu. Ancak AKP yine alacağı oyu aldı.
YCHP’nin genel başkanı, “Dersim dosyasını açacağız” diye yeni bir soykırım iddiasını parti programına koydu. CHP Tunceli milletvekili Aygün, “Dersim özellikle Birleşmiş Milletlerin soykırımla ilgili sözlerine uyuyor” dedi.
Birçok seçmenin YCHP’nin bu yaklaşımından haberi yok... Bu yaklaşım örneğin DSP Genel Başkanı tarafından “Artık CHP bile ’Atatürk’ sözünü unuttu... Artık Atatürk’ü ağzına almıyor. Hatta yakın zamanda açacağı Dersim dosyası ile Atatürk’ü bile yargılama yolunu açıyor” şeklinde yorumlandı.
17 Haziran Cuma günü Öcalan ile devletin görüşmesini soran bir gazeteciye Kılıçdaroğlu, “Memleket için faydalı olacaksa neden karşı çıkalım” dedi. Vatandaş da kendisine şu soruyu soruyor:
“Kılıçdaroğlu terörle aynı masaya oturmanın, Türkiye’yi bölme anlamına geleceğini bilmiyor mu?”
Diyarbakır’da teröristlerin öldürülmesine saygı olarak, CHP il başkanlığı il merkezini kapattı.
Ve nihayet Hakkâri’de KCK operasyonlarını eleştiren Kılıçdaroğlu, yerel yönetimlere özerklik sözü verdi. Demokratik toplum kongresi de Diyarbakır’da demokratik özerklik ilan etti.
Eğer iktidar açılım olayını daha bilinçli ve açık anlatsaydı, ana muhalefet partisi de demokrasiyi ve özgürlüğü doğru anlamış olsaydı, DTK özerklik kararı almakta bu kadar cesur davranmazdı.
Ve YCHP, güney doğudan oy alamadı...
İktidar partisi ve ana muhalefet partisinin teröre karşı gevşek davranması, özerklik yaklaşımını bilerek veya bilmeyerek yanlış yorumlamaları, terörün uzamasına neden oldu.
Kılıçdaroğlu demokrasiyi ağzından düşürmüyor ve fakat boykot kararını tek başına veriyor ve grup toplantısında “itiraz edenler dışarı çıksın” diyor. Yani kendi standartlarına göre demokrasi istiyor. Oysaki herkes demokrasiyi işine geldiği gibi anlarsa, bundan anarşi doğar.
Sonuç olarak siyasetteki yanlışlar ekonomide kırılganlık yarattı. Bunun içindir ki bir ayağı dışarıda olan sıcak para ve daha spekülatif sermaye girdi. Buna karşılık daha uzun dönemli yatırım sermayesi gelmedi. İçerde ortalama tasarruflar ve yatırımlar azaldı.
Bu gün görünmeyen ve fakat her zaman Damokles’in kılıcı gibi üstümüzde olan bu sorunlardan, yarın etnik ayırım yapmadan hepimiz zarar göreceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları