Demokrasinin ve kalkınmanın altyapısı: Eğitim
TÜİK "yaşam memnuniyeti araştırması" kapsamında kamu hizmetlerinden memnuniyette sorgulanıyor ve sonuç ''Halkın eğitim hizmetinden memnuniyet derecesi azalıyor'' şeklinde çıkıyor.
2012 öncesi yıllara ait veri yok. Ancak 2012 yılında halkın yüzde 64.6'sı eğitim hizmetinden memnun iken, bu oran 2019 yılında yüzde 54.8'e gerilemiş. Memnun olmayanlar ise aynı yıllar itibariyle yüzde 17.2'den yüzde 21'e yükselmiş. 100'den kalan diğerleri ortada olduğunu söylemiş.
Çok net olarak eğitimden memnun olanlar azalıyor, memnun olmayanlar artıyor.
Bu güne kadar eğitimde iktidarın tek hedefi imam hatipleri artırmak oldu. Son durumda Milli Eğitim Bakanı herkesin üniversite mezunu olması gerekmez, mesleki liselere ağırlık verilmesi gerekir derken, Cumhurbaşkanı tersine üniversite mezunu sayısı ile övünüyor. Yani Hükümet içinde anlaşılan odur ki, Türkiye'nin uzun vadeli bir milli eğitim politikası mevcut değildir.
Gerçekte ise, eğitim bir toplumun geleceğini belirleyen faktörlerin başında yer alır.
Eğer demokrasi yoksa veya aksak bir demokrasi ve otokrasi varsa; hangi sosyo-ekonomik sistem olursa olsun, iktidara gelenler önce eğitimi kendi hedefleri, kendi ideolojileri ve iktidarda kalma hesapları içinde değerlendirirler.
Eğitim bir toplumun geleceğini, yönetim sistemi ile ilgili tercihlerini, biat kültürünü ve potansiyel kalkınmayı etkilemenin şifrelerini barındırır.
Platona göre "Eğitim, hem bireyin hem de devletin yapısını düzeltecek en etkili yoldur."
Eğitim hem gelişmenin ve değişmenin bir aracıdır, hem de gelişmeyi, değişmeyi ve bilgiyi aktarma aracıdır. Aynı zamanda toplumda eskiyen, uygulama kabiliyetini kaybeden, siyasi, sosyal ve demokratik gelişmeyi tıkayan değerlerin yerine daha uygun ve etkin yeni değerlerin koyulmasını sağlar. Bu nedenledir ki, eğitim demokratik olmalı, özgür olmalı ve Hitler'de olduğu gibi bir kişiye veya komünizmde olduğu gibi bir partiye hizmet etmemelidir. Demokratik olmalıdır.
Demokrasi ve eğitim arasında sıkı bağ var
Demokrasi ve özgürlük eğitimle öğrenilir ve geliştirilir. Demokrasinin yaşaması için demokrasi kültürünün öğrenilmesi ve yaşatılması gerekir. Başka bir ifade ile demokrasinin alt yapısı eğitimdir.
Eğitimin, tedrisatında, içeriğinde demokratik ilkelerin olması gerekir. Aynı zamanda uygulamanın da demokratik yolla olması gerekir.
Eğitim ile demokrasi arasında doğrudan bir ilişki var. Demokrasilerde eğitim tarafsız ve daha etkin yapılır. Toplumsal yararları daha yüksek olur. Buna karşılık eğitilmiş toplumlarda da demokrasi daha çok tutunur ve başarılı olur.
Özetle "Eğitim düzeyi yüksek olan bir toplumda demokratikleşme daha hızlı, demokrasinin yerleştiği bir toplumda eğitim düzeyi daha yüksektir." Yani eğitim ve demokrasi karşılıklı olarak birbirini besleyen bir süreç oluşturur.
Eğitim, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, toplumun ihtiyaçlarına göre, ekonomik gereksinmelere göre, değişen ve pragmatik olmalıdır. Bu eğitim sisteminin. Türkiye'deki gibi her gelen siyasi iktidara ve hatta her Milli Eğitim Bakanı'na göre değişmesi demek değildir.
Parantez içinde söylemek gerekir ki, eğitim sistemi artık 1980 darbesinden sonra Türkiye'de tamamıyla siyasete, siyasilerin ideolojisine çalışan bir kurum haline gelmiştir.
Türkiye'de, Köy Enstitüleri uygulaması, pragmatik bir yol idi. Köye ve köylüye hem eğitimi hem de üretim tekniğini öğretiyordu.
Türkiye'de, 2002-2008 mevcut siyasi iktidar anlayışına göre, pragmatik dünya düzeni değil, uhrevi dünya önde tutuluyor ve bu durum beşeri sermayenin dışarıya gitmesine (Beyin Göçü) neden oluyor. Eğer bu sistem böyle devam ederse Türkiye orta vadede teknolojik bir çöküş yaşayacaktır. Sanayi Devrimi'ni kaçıran Osmanlı, bilgi çağını kaçıran Türkiye'nin bundan sonra hiçbir devrimi ve çağı yakalaması mümkün olmayacaktır.
Eğitimi ideolojiden uzak tutmak ve Türkiye'nin demokrasi ve kalkınması için pragmatik kulvarda yürütmek, "gelişen ve değişen dünyada ilerlemenin bir aracı olarak (Progressivism)" ve eskiyen değerlerin yerine "yenilerinin konulması (Reconstruction)" çizgisinde tutmak gerekir.
Doğru olan Milli Eğitim Bakanının söylediği; ara eleman yetiştiren mesleki liselerin sayısını artırmaktır. İlave olarak imam hatipleri ihtiyaçla sınırlı tutmakta gerekir.