Demokrasinin gecikmeye tahammülü kalmadı
Meclisin 22 Nisan 2010 tarihli 91. Birleşiminde, Anayasa değişikliği 9. madde üzerindeki konuşmamı, tutanaklardan aynen aktarıyorum.
“...bu görüşmelerde, kamuoyunda, medyada, yasama organıyla ilgili bir imaj var, o da şudur: Yasama organı üzerinde yürütme organının gölgesi var.” “...Önce, bu gölgeyi kaldırmamız gerekiyor yani demokrasiyi önce işler hâle getirmemiz lazım.”
“Demokrasiyi işler hâle getirmek için demokrasiyi halka indirmek lazım arkadaşlar. Bir defa, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu’nu... Geçen gün, Seçim Kanunu’nu geçirdik, yalnızca kanundaki şekil üzerinde durduk, şeklî sorunlar üzerinde durduk ama içerik üzerinde, demokratik içeriği üzerinde hiçbir şekilde hiç kimse durmadı.
“...aslında yapılması gereken, Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu’nu değiştirerek demokrasiyi halka indirgemek olmalıdır. Demokrasi halkın olmalıdır...”
“ ...halkın demokrasi talebi olmalıdır ama Türkiye’de böyle bir talep yok. Dolayısıyla, önce, hangi aday olursa olsun, ne tür adaylık olursa olsun, mutlaka, halkın tercihlerinin çok iyi yansıması lazım.
İkincisi, bunun kadar, belki daha da önemli ve Türkiye açısından önemli bir handikap olan dokunulmazlıkların kaldırılmasını, dokunulmazlığın yalnız kürsü dokunulmazlığı düzeyinde kalmasını sağlamalıyız. Madem ” demokrasi “ diyoruz, o zaman demokrasinin olmazsa olmaz bu altyapılarını mutlaka kurmamız gerekir.”
22 Nisanda, CHP’de Sayın Baykal istifa etmemişti. Ben de Parti Meclisi üyesi idim.
Son iki yıldan beridir, Yeniçağ gazetesinde yazdığım yazılarda da “Demokrasiyi halka indirmenin gerekli olduğunu” dile getirdim.
Bu düşüncemi daha rahat ifade etmemin bir nedeni, demokrasiye inanmış olmam... O kadar ki, demokrasi yoksa piyasa ekonomisi de çalışmaz... Piyasa düzeni de tutmaz. Zira demokrasi sorunu ekonomik beklentileri olumsuz etkiler... Beklentilerin piyasa üzerinde etkileri de yadsınamayacak kadar yüksektir.
Bir diğer nedeni ise bir buçuk yıl öncesinde, siyasi beklentim olmadığını her yerde ilan etmiş olmamdır. Bu durumda kendimi daha bağımsız hissedebiliyorum.
Siyasi gündemin tek konusu, yarın ve Pazar günü yapılacak olan CHP kurultayıdır. Bu kurultayda demokrasinin ilk sinyallerini, parti meclisinin çarşaf liste olarak seçilmesidir.
Bizim gibi öteden beri demokrasiyi savunan bazı arkadaşların şimdi “bu dönem süre kısadır” diye çarşaf listeyi ertelemek düşünceleri, ders çalışmaya niyeti olmayan öğrencilerin bahanesine benziyor.
Türkiye’de iktidar değişikliğine ihtiyaç var... Ancak demokrasiye de ihtiyaç var. Demokrasinin gecikmesi, daha büyük yeni sorunlar yaratabilir.
CHP bu geçiş döneminde en büyük yanlışını, CHP’yi ikinci defa yeniden kuran ve yıllarca savaşarak, partinin son seçimlerde yüzde 24 oy almasını sağlayan Sayın Baykal’a karşı yaptı. Baykal da Kılıçdaroğlu’nu öneriyordu. Ancak aynı zamanda partide tam mutabakat da istiyordu.
Kendisine karşı yapılan bir komplo varken, kendi deyimi ile adaylık işinin “kaçırılarak, gizlenerek” yapılması doğru olmamıştır. Eğer şimdi çarşaf liste yapılmaz ise bu da doğru olmayacaktır. Partinin final çıkışında güç kaybetmesine neden olacaktır.