Demokraside takiye yapılıyor

AKP, demokratikleşme paketi üstünde çalışıyor.. Tartışmalardan bu paket içerisinde; uzun tutukluluk, seçim barajı, ana dilde kamu hizmeti, kamuda türban, polise denetim gibi konular olacağı anlaşılıyor. Ne var ki bu paket içerisinde, halka kendi belirlediği adayları seçme hakkı verilmiyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Gençler daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi istiyor. Biz demokrasi ve özgürlükleri taçlandıracağız” diyor. Ancak aynı zamanda mahalli seçimlerde ön seçim yapılmayacağını söylüyor. Yani kendisinin aday belirlemesini demokratik bir eylem gibi görüyor.
Ön seçim, demokrasinin de ön şartıdır. Demokratik ülkelerde adaylar ön seçimle belirleniyor. Söz gelimi, Almanya’da adaylar iki türlü belirleniyor... Bir aday belirleme yöntemi adayların bütün kayıtlı üyelerin katıldığı ön seçimlerle belirlenmesidir. Diğer bir yöntem ise, kayıtlı üyelerin delege seçmesi ve delegenin de yine seçimle adayı belirlemesidir. Belçika’da ise tek yöntem uygulanıyor. Yalnızca partiye kayıtlı üyeler adayları ön seçimle belirliyor.
CHP’nin neden ön seçim yaptırmıyor olmasını, örgüttekiler şöyle açıklıyor: Delege yapısı yanlıştır. Herkes eş ve dostunu delege yapmış. Parti delegeye güvenmiyor. Gerçekte ise bu delegenin seçilme şartlarını, üye kayıtlarını ve üyelik işlemlerini yapan da siyasi partilerin kendisidir. Eğer delegeye yanlış derseniz, kendi kendinizi inkar eder ve partinin çatısının da yanlış kurulduğunu söylemiş olursunuz.
Siyasi partiler ön seçim yerine anket yoluyla kamuoyu eğilimi tespit ettiklerini söylüyorlar. Partiler, delegeye ve halka güvenmedikleri halde halk nasıl anketlere güvenir. Anketteki sorulara, kimlerin adının yazılacağına, hangi amaçların ne şekilde sorulacağına kim karar veriyorsa, anketler de onun istediği doğrultuda çıkar. Genel başkanların gerçeği çarpıtan politik söylemleri veya kendi işlerine geldiği gibi yorum yapmaları toplum tarafından politika olarak yorumlanabilir. Ancak, anketleri ön seçim yerine demokrasi olarak yutturmak, doğrudan siyaha beyaz demek kadar yanlıştır.
Kaldı ki önseçim yerine adayların, genel merkezce belirlenmesi, bugüne kadar parti içinde hizipleşmeyi artırmıştır. Aday yapılmayanla genel başkanlara karşı savaş açmıştır. Eğer adaylar önseçim yoluyla belirlenmiş olsaydı, herkes hakkına razı olacaktı... Genel Başkanlar yıpranmayacaktı. Genel başkanların parti içinde yansız ve objektif olma pozisyonları daha güçlü olacaktı.
İktidardaki partiler aday yapmadıklarını farklı yollarla kayırıyor. Farklı görevler ve imkanlar sağlıyor. Muhalefetteki partilerde ise doğrudan hizipler oluşuyor.
Doğrudan kayıtlı üyelere veya delegeye ön seçim yaptırmanın bugün için, hemşehri kayırma gibi bazı sakıncaları olabilir. Ancak demokrasiye geçmek istiyorsak bir yerden başlamamız gerekiyor. Özellikle demokrasinin yolunu açan CHP’nin kişisel hesaplardan kurtulup, ön seçimde örnek olması ve demokrasinin yolunu açması gerekir.
Halka seçme hakkı verirsek, zaman içinde halk elde ettiği bu haklara sahip çıkacaktır. Aksi halde 60 yıl önce rahmetli Adnan Menderes’in “odun koysam seçilir” diyerek getirdiği anti demokratik zihniyet “60 yıl sonra” halka kendi adayını belirleme yetkisi vermeyen bir düzenle aynı kapıya çıkacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları