Demokrasi yoksa kalkınma da olmaz

Kalkınma anlayışı zaman içinde değişmiş ve çağımızda salt ekonomik ve sosyal kriterler yanında, demokrasi gibi siyasi kriterler de kalkınmanın önemli bir unsuru olmuştur. Aslında piyasa ekonomisi ile demokrasi arasında doğrudan bir ilişki vardır.
Demokrasi ile kalkınma arasındaki ilişkiyi, aynı devletten gelen Güney ve Kuzey Kore örneği daha net olarak ortaya koymaktadır. Tek bir devlet iken kişi başına düşen milli gelir seviyesi aynı olan Kuzey ve Güney Kore’nin bugün fert başına gelir seviyeleri arasındaki fark açılmıştır. Demokratik Güney Kore, gelişmiş ülkeler sınıfına girmiştir. Fert başına geliri 32.400 dolardır (2012 yılı). Buna karşın, tek partili olan Kuzey Kore, gelişmekte olan ülkeler sınıfındadır ve fert başına geliri 1900 dolardır (2012 tahmini).
Freedom House (Özgürlükler Evi) her yıl dünya özgürlük raporunu açıklıyor. Bu raporlarda, birkaç istisna dışına demokratik ülkelerin daha zengin ve gelişmiş ülkeler olduğu anlaşılıyor.
Freedom House’un 2013 yılı ‘Özgürlükler Karnesi’nde yer alan 195 ülke arasında, 88 ülke özgür, 59 ülke kısmen özgür, 48 ülke de özgür olmayan şeklinde sıralandı. Türkiye kısmen özgür ülkeler arasında yer aldı. Ayrıca Türkiye, özgürlüklerin azaldığı 54 ülke arasında da yer aldı.
Bazı ülkelerde özgürlüklerin azalmasına neden olarak, muhaliflerini ortadan kaldırmayan ve fakat onları çalışamaz duruma getiren, hukukun üstünlüğüne uymayan, sahte düzen kuran ve meşruiyetini bu düzen üstüne yürüten “modern otoriter liderler” gösterildi. Raporda bu liderlerin hedeflerinin “önce siyasi çoğunluğu ve bu çoğunluğu güçlendiren kurumları ele geçirmek olduğu, bu çerçevede yalnızca yürütme ve yasama organlarını değil, medyayı, yargıyı, sivil toplum örgütlerini, ekonomiyi (serveti) ve güvenlik güçlerini de kontrol etmeye çalıştıkları” vurgulandı.
Özgür ülkeler grubunda, siyasi rekabetin açık olduğu, insan haklarının gelişmiş olduğu ve medyanın özgür olduğu ülkeler yer alıyor. Kısmen özgür ülkeler içinde, yargı tarafsızlığının tartışmalı olduğu, inanç hürriyetinin sınırlı olduğu, bir partinin hükümran olduğu ülkeler yer alıyor. Özgür olmayan ülkeler grubunda ise politik hakların, sivil özgürlüklerin olmadığı dikta rejimlerinin olduğu ülkeler yer alıyor. Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Çin, Rusya, Kuzey Kore, Vietnam, İran, Irak, özgür olmayan ülkeler grubunda yer almaktadır.
Freedom House, demokrasinin en önemli unsurları olan politik haklar ve sivil özgürlükler endeksi tablosuna fert başına GSYH’yı da eklersek, fert başına GSYH yüksek olan ülkelerde genel olarak söz konusu demokratik hakların da yüksek olduğunu görebiliyoruz.
Dünyanın fert başına ortalama geliri en yüksek olan ülke Lüksemburg’dur. Bu ülkede 2012 yılı fert başına gelir 113.533 dolardır. Fert başına gelir sıralamasına göre, 14.000 dolara kadar olan 50 ülke, istisnalar dışında özgür ülkelerdir. Özgür olmayan istisna ülkeler, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Umman, Suudi Arabistan ve Brunei’dir. Bunların tamamı krallık ve emirlikle veya İslami monarşi ile yönetiliyor. Arap ülkelerinde petrol gelirleri nedeniyle ortalama fert başına gelir yüksektir. Fakat bu gelirler halka değil, Kral ve Emir ailelerine gidiyor.
Ayrıca bu ülkeler şeriatla yönetiliyor. Fert başına gelir dağılımı adil olsa bile, şeriat kuralları demokrasi kuralları ile uyumlu kurallar değildir.
Demokrasinin olduğu toplumlarda refah düzeyi daha yüksektir. Ne yaparsanız yapın, demokrasinin olmadığı bir ülkede serbest piyasa şartları da oluşmuyor. Yatırımlar için güvenli ortam olmuyor. Ekonomide etkinlik ve verimlilik düşük kalıyor. Piyasayı başıboş bırakmakta yine sonuç vermiyor.
Demokrasi, bireylerin yönetime katılması, iç dinamiklerin daha aktif olmasını sağlamakta ve sinerji yaratmaktadır. Mülkiyet haklarının demokratik sistem tarafından garanti altına alınması, yatırım risklerinin azalmasına ve teşebbüs ruhunun yeşermesine neden olmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları