Demokrasi için inanç özgürlüğü
31 Kasım 2007 yılında yani bundan 11 sene önce, TBMM plan ve bütçe komisyonunda, 2008 mali yılı merkezi yönetim bütçe kanun tasarısı kapsamında Diyanet İşleri bütçesi görüşülüyordu. O günkü konuşmamı virgülüne dokunmadan veriyorum. Yorumu değerli okuyucuya bırakıyorum.
"(Esfender Korkmaz-İstanbul) - Diyanet İşleri bütçesi ve Diyanet İşleri'nin organizasyonu hakkında yalnızca görüş bildirmek istiyorum.
Bu konuşmamın bir gerekçesi, meselenin kamuoyunu çok yakından ilgilendirmesi, İkinci gerekçesi, özellikle Alevi-Bektaşi inancına sahip vatandaşların -ki bunların sayısı 15 milyona ulaşıyor- Diyanet İşleri Başkanlığı organizasyonu içerisinde yer almamış olmaları ve yine bunların inancına Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Diyanet İşleri organizasyonunun hizmet götürmüyor olmasıdır.
Bu konularda aldığım tepkileri bazı görüşler olarak ve öneriler olarak arz etmek istiyorum:
Biliyorsunuz, -ben Alevi-Bektaşi değilim ama inanç özgürlüğüne, düşünce özgürlüğe inanan bir insanım- 15 milyona ulaşan bu insanların inançlarına devletin hizmet götürmemiş olmasının aslında devlet için de, hükümet için de, toplum için de önemli bir eksiklik olarak kabul edilmesi gerekiyor.
Bu insanlar hepimiz gibi vergi veriyor, vatandaşlık görevlerini yerine getiriyor, ancak devletten inançlarıyla ilgili yeterli ve gerekli hizmeti alamıyorlar. Bu durum Anayasa'nın 10'uncu Maddesine aykırıdır. Çünkü Anayasa'nın 10'uncu maddesi diyor ki; "Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.'' Bütçe kanunu önünde de eşit olmalıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın organizasyonunun da bu 10'uncu maddeye göre yeniden yapılandırılması gerekiyor.
Alevi inanç sahipleri için yahut da bu yoldaki kuruluşlar için ayrılan kaynaklar ve verilen hizmetlere bakarsak Anayasa'nın bu maddesine rağmen söz konusu 15 milyon insanın inancı adeta yok sayılmaktadır. Devlet ya din işleriyle uğraşmasın, bu hizmetler inanç sahipleri tarafından fahri olarak yapılsın veya tüm inanç sahiplerine hizmet sunulsun.
Önerdiğim yapılanmayı sağlayacak yasa çıkıncaya kadar da 2008 yılı bütçesine Alevi-Bektaşi inancı için bütçe yasası içerisine ilave ödenek konulmalıdır.
Anayasa'nın Diyanet İşleri Başkanlığı'nı düzenleyen 136'ncı maddesi de ''Laiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek görevini yapar'' şeklindedir. Burada laiklik ilkesi doğrultusunda pekala yasa çıkmasa da bu hizmetin verilebileceği doğrudur, verilmesi gerekir.
Bu anlamda bazı öneriler sunmak istiyorum.
Bir defa Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yeniden yapılanması ile her yıl merkezi yönetim bütçesine Alevi-Bektaşi vatandaşların inançlarının gerektirdiği kadar ve şekilde ödenek konulmalıdır.
İki: Din derslerinde Alevilikle ve Alevi Bektaşi felsefesi de öğretilmelidir.
Üç: Alevi-İslam inancı, insana saygıyı ve barışı ön planda tutmaktadır. Söz konusu öğreti, ülkede birliği ve beraberliği pekiştiren bir öğreti olacaktır.
Dört: Bütçeye Alevi-Bektaşilerle ilgili olarak ödenek konulması devletin tarafsızlığı ve laiklik için bir gösterge olacaktır. Sünni-Alevi arasında devletin örnek olmasıyla daha çok yakınlaşma sağlanacaktır.
Beş: Alevilerin geleneklerini yaşattıkları iyi ve kötü günde bir araya geldikleri cem evleri için devlet arsa tahsisi yapmalı ve bu inanca sahip olanlardan din görevlisi tayin etmelidir.
Altı: Alevilik için de cem evlerinde çalışacak din görevlileri için lise düzeyinde meslek okulları veya imam hatip liselerinde ayrı şubeler açılmalıdır. Yüksek öğrenim düzeyinde de tasavvuf ilimleri bölümleri açılarak bu inanca ait araştırma ve eğitim yapılmalıdır.
Yedi: Alevilerin saz ve semah gelenekleri Türk halk geleneğidir. Bu gelenek Alevilik inanç ve kültürünün taşıyıcı unsurlarından birisidir. Bu nedenle TRT'de Alevi-İslam tanıtımına yer verilmelidir. Saz ve semah kültürü TRT radyo ve televizyonlarında yayınlanmalıdır.
Sonuç olarak laik devlet din ve inanç için bütçeden hiç pay vermemiş olsaydı, ayrıca Alevi kesim adına kimse itiraz etmezdi. Ancak madem veriliyor, şimdi Alevi-İslam inancının din ve inanç ihtiyaçları için de bu şekilde bütçeden pay verilerek 10 milyon insanımızın şimdiye kadar verilmemiş hakkını vermiş olacağız. Devletin tarafsızlığı, laikliğin korunmasında olumlu bir imajın ortaya çıkmasını sağlayacağız.''