Delirme hali!
15 Temmuz akşamından beri yaşananları bir kâbus olarak görsem, uyandığımda "bu kadar da saçmalık olmaz" diye düşünürdüm. Hayali bile güçtü yaşananların... Ancak hepsi tamamen gerçekti.
100'e yakın asker İstanbul'da köprüleri kapatıyor, Hava Kuvvetleri, jetleri kaldırıyor, Genelkurmay Başkanı kayıp, Kuvvet Komutanları esir, Cumhurbaşkanı'nın kaldığı otel basılıyor, Başbakan cep telefonuyla canlı yayınlara bağlanıyor...
Sonrasında canlı yayınlarda Cumhuriyet tarihinde ilk kez Meclis'in bombalandığına şahit oluyoruz. Bu sırada Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, MİT, Ankara Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, RTÜK, Türksat vuruluyor...
Sanki dünya dışından gelen varlıklar tüm sistemlerimizi ele geçirmiş, makineler bize saldırıyor!
Oysa o uçakların, helikopterlerin içinde son derece zor şartlarda yetişen, özenle seçilmiş, Türk Hava Kuvvetleri'nin subayları var...
Darbe girişiminde bulunanların içinde öylesine kritik görevlerde olanlar var ki; akılla, mantıkla izah edebilmek mümkün değil.
Kimisi Doğu ve Güneydoğu'da PKK operasyonlarını yöneten, 1 hafta öncesine kadar hükümete yakın yayın organlarında "işte kahraman" denilen, bir diğeri Cumhurbaşkanı'nın emir subayı, ötekisi AKP Genel Başkan Yardımcısı'nın kardeşi, YAŞ üyesi... Onlarca general, kurmay, bordo bereli, pilotlar...
Bu insanlar nasıl oldu da kendi ülkelerine, kendi vatandaşlarına, kendi kurumlarına namlu doğrultabildiler? Hangi düşünce, hangi fikir, hangi yapıyla izah edilebilir?
Birçoğunun ailesi, rütbesi var... Yanında onlarca emir erleri, askerleri... Toplum içinde statüleri var... Ancak gözlerini kırpmadan Meclis'e bombalar yağdırıp, Özel Harekat Merkezi'ni vurdular, vatandaşa ateş açtılar, vurdular, yıktılar!
***
Başbakan Binali Yıldırım'ın son açıklamalarına göre 200'ü aşkın şehit var...
Millî Savunma Bakanı Fikri Işık, er ve erbaşların darbeci subaylar tarafından "tatbikat var, eğitim var" emriyle sokağa çıkarılmak zorunda kaldığını söyledi. Bakan Işık bir olayı daha vurguladı. Darbeci komutanların, "Üzerinize gelen vatandaşları vurun" talimatına uymayan erleri hemen orada katlettiğini söyledi.
Kimi erin terhisine 4 gün kalmış, kimisi daha silah tutmayı bilmiyor, elleri titriyor... İlk gelen vatandaşa kendilerini bırakıp teslim oluyorlar.
Özellikle Boğaziçi Köprüsü'nde yaşananlar ise darbe girişimin en tatsız hatıralarından... Yüzlerinden masumiyet akan çocukların gözyaşları içinde "Ağabey bizi buraya emirle getirdiler, kimseye ateş filan etmedim" derken yüzüne inen tekmeler, deri kemerler, köprüden atılmaya çalışılanlar, oracıkta linç edilenler... Bunları açıklayabilmek, kabul edebilmek mümkün değil. Bu çocukların ailelerine ne diyeceğiz, nasıl açıklayacağız öldürüldüklerini...
***
Devlet kurumlarının bombalanması, tankların insanları ezmesi, vatandaşların üzerine yağan mermiler, boğazlanan, linç edilen çocuklar...
2016 Türkiye'sinde yaşandı bunların hepsi...
Başbakan Yıldırım, darbe girişiminin ilk dakikalarında yaptığı açıklamada "Bu bir çılgınlık" yorumunda bulunmuştu... Bu çılgınlığın çok ötesinde, vahşet, delirmişlik, insanlıktan çıkma hali...
***
Balyoz ve Ergenekon davalarında emir-komuta zincirini bozup, kritik konumlara yükselen FETÖ'cülerin olduğu biliniyor. Defaatle dile getirildi, ancak nedense bir türlü el çektirilmediler. 2 bin 500'e yakın Harbiyeli öğrenci gayri hukuki bir şekilde okuldan atıldılar... Birileri göz göre göre en kritik noktalara yerleşti.
Şimdi çok büyük bir müdahale gerçekleştiriliyor. 3 bine yakın hâkim ve savcı görevden alındı... Çoğu hakkında yakalama kararı var. 7 bin 899 emniyet personeli, 614 jandarma, 30 vali, 47 kaymakam uzaklaştırıldı. Anlaşılan o ki bu operasyonlar daha da büyüyecek...
Her şeyden ötesi bu kaos ortamından nasıl çıkılacak?
Türkiye'yi gerçekten çok zor günler bekliyor...