Değişmek kolay değil...
“Hepimizin değişmesi gerekiyor ve bazen değişmek hiç de kolay değil.” Obama’nın bu sözleri bugünkü dünya gerçeğini özetlemeye yetiyor.
Örneğin, Türkiye’de halen dört kişiden biri işsizdir... Dünkü medyada, büyük bir şirkette “iş akitleri feshedilmesin diye çalışanlar aldıkları maaşların düşmesine rıza gösterdi” diye bir haber vardı.
IMF 2009’da Türkiye’nin yüzde 5.5 küçüleceğini açıkladı. Ekonomik kriz henüz dibe vurmadı, ancak iflaslar arttı... Boşanmalar arttı... İntiharlar arttı.
Bu şartlarda bir Başbakanın kriz teğet geçiyor demesi, siyaha beyaz demesi kadar yanlıştır. Bu yanlışına rağmen Başbakanın değişmesi ve gerçekleri görmesi mümkün mü? Değil. Neden... Çünkü Başbakanın gerçeği ile halkın ve ekonominin gerçekleri çok farklıdır.
Dünyanın yaşadığı işgallerden kurtulması ve siyasi istikrar yaşaması için ABD’nin Dünya jandarmalığından vazgeçmesi gerekir... Obama’nın hepimiz değişmeliyiz sözüne rağmen, vazgeçer mi? Vazgeçmez... Çünkü ABD çıkarları, insanlardan daha öndedir.
1995 yılında, SİSAV’ın bir toplantısında, “Küreselleşme olacaksa sermaye yanında, emek gibi üretim faktörleri, mal ve hizmet hareketleri de serbest olmalıdır. Aksi halde dünya bir finans tuzağına düşebilir” demiştim. Aynı toplantıda finans kesiminden bir arkadaş, şiddetle tepki göstermiş ve “Küreselleşmeyi kimse engelleyemez” demişti. Oysaki biz yalnızca tek yanlı, küreselleşmeye karşı idik.
Küreselleşmenin yalnızca sermayenin dolaşması olarak algılanması ve gerçekleşmesi halinde faktörel ve sektörel dengelerin bozulacağını, uzun süre Gözcü’de yazdığım köşe yazılarımda daha sonra bir yıl kadar Tercüman’da yazdığım köşe yazılarımda dile getirmiştim.
Öte yandan aynı süreçte, spekülatif sermayenin Dünyayı bir kumar masasına çevirdiğini de sık sık söyledim. Bu nedenle bir bankanın televizyonu beni kötümser ilan ederek, görüş sorulmasın diye personeline duyuru yaptı.
Dediklerim çıktı... Sorosseverler... Küreselleşme kalemşörleri şimdi değişecek mi?
Şimdi yaşamakta olduğumuz bu ekonomik krizden sonra Küresel bakışın da değişmesi gerekir.. Spekülatif sermaye, hedge fonlar, yasaklarla değil, sınırlamalar ve vergi kontrolleri yoluyla disipline edilmelidir. Sermaye piyasasında değişiklik yapılarak, maniplasyon önlenmeli ve bu piyasa rekabete açılmalıdır... Borsalar kumar masası olmaktan çıkarılmalıdır. Ülkelerin yönetimine spekülatif sermaye hakim olduğu sürece böyle bir değişim beklemek imkan dahilinde olmayacaktır.
1944 yılında kurulan Bretton-Wood’s sisteminin temeli, dolar-altın sistemi 1970’li yıllardaki petrol kriziyle çöktü. ABD artık doları, diğer ülkelerden ABD’ye karşılıksız reel kaynak transferinin bir aracı olarak kullanıyor. Bu para sistemi ile dünyanın ekonomisinin geleceği de tehdit altındadır... Tez elden, para sistemini, IMF’yi ve Dünya Bankası’nı değiştirip, bugünkü dünya gerçeklerine uyan ve istikrar sağlayacak yeni bir sistem getirmeliyiz. Dünya bu değişmeyi başarabilir mi?
Hayır... Çünkü IMF’yi de kontrolü altında tutan ABD, buna izin vermez.
Değişmesi gerekenler için, insanlar da kararlı değiller... Çünkü onlar da değişmenin getireceği sancılardan korkuyorlar.
Ekonomide, “insan uzağı göremez” şeklinde kalıplaşmış bir gerçek vardır. Eğer insanlar “bugün çekeceğim kısa süreli sıkıntı, bana ve gelecek nesillere daha rahat yaşama imkanı sağlayacaktır” diye düşünseler, her değişim gerçekleşir.