Davos’ta çanlar kimin için çalıyor?

Her yıl Davos’u düzenleyen, Dünya Ekonomik Forumu merkezi İsviçre’nin Cenevre kentinde yer alan uluslararası bir vakıftır.
Aslında bu toplantılara dünya ekonomik forumu demek çok doğru değil. Çünkü bu foruma tüketiciler katılmıyor. İşçi temsilcileri katılmıyor. Yalnızca sermaye sahipleri ve siyasi iktidarın temsilcileri katılıyor.
Katılan siyasiler kendi ülkelerinin propagandalarını yapıyor. Şirket sahipleri CEO’ları da kendi şirketlerinin yaptıklarını ve yapacaklarını anlatıyor.
Söz gelimi, bu sene açılışı yapan Almanya Başbakanı Angela Merkel, ülkesinin tek başına zordaki tüm ortaklarını kurtaramayacağını, Almanya’nın kendi sözünü tutamayacağını bildiği halde bütün Avrupa ülkeleri için taahhütte bulunursa, Avrupa saldırıya açık hale gelmiş olur uyarısı yaparak Almanya’yı savundu.
İlk gün bazı şirket sahipleri, şirket projelerini açıkladı. CEO’lar da aynı paralelde konuştular. Yani şirketler için Davos bir reklam ve pazar alanı olarak kullanılıyor.
Davos’ta açıklanan bir araştırmaya göre 1258 CEO’nun yüzde 48’i önümüzdeki 12 ay içinde dünya ekonomisinin düşüşünü sürdüreceğini söylerken, aynı CEO’lar kendi şirketlerinde istihdam ve gelir artışının olacağını söylüyor. Hiçbir yönetici kendi şirketinin düşüşe geçeceğini söyler mi!..
İktisatçılar ise daha çok dünya konjonktrünü yorumluyor. Aynı iktisatçılar sosyal sorunlara pek az değiniyor yahut hiç değinmiyor.
Gerçek dünyada, gerçek ekonomi böyle değil... Zira ekonomik istikrar için yalnızca sermaye sahipleri ve ekonomi yöneticilerinin kararları değil, tüketici davranışları, toplum refahı, halkın satın alma gücü, toplam talebin yapısı ve toplumun beklentileri daha önemlidir.
Bu anlamda Davos spekülatif bir platform haline gelmiş oluyor. Gerçek ekonomiden kopuk, sosyal ayağı olmayan bir sosyetik toplantı özelliğine sahip olmuş bulunuyor.
Bu nedenledir ki, yine her yıl Davos’a alternatif olarak Dünya Sosyal Forumu düzenleniyor. Bu forum da alternatif küreselleşme hareketi yanlılarının dünyada yürütülecek kampanyaları düzenlemek, stratejileri belirlemek ve dünyadaki hareketler konusunda birbirlerini haberdar etmek için farklı ülkelerde yılda bir kez düzenleniyor.
Davos toplantıları, üretim faktörleri ve faktör sahipleri arasında zengin-fakir arasında, yöneten ile yönetilen arasında mevcut olan farkı iyice artırıyor.
Kaldı ki Davos’ta küreselleşme de yanlış temsil ve tarif ediliyor. Söz gelimi iktisatçılar ekonomik krizin yeni bir dip yapacağını söylüyor. Oysaki bu gün dünya ekonomisinin temel sorunu, küreselleşmenin kriz aralığını daraltmış olmasıdır. Yani on yılda, yirmi yılda bir kriz olmuyor ki dip yapmış olsun. Dünya sürekli kriz içindedir. Bu kriz ABD’de finansal sorun, Avrupa Birliğinde ekonomik durgunluk borç sorunu olarak ortaya çıkıyor. Türkiye’de enflasyon ve cari açık olarak ortaya çıkıyor.
Artık dünyada ekonomik krizlerin şekli değişti. Çünkü küreselleşme ile yalnızca sermaye ve spekülatif fonlara dolaşım imkanı getirdi. Emek gibi üretim faktörlerinde küreselleşme olmadı. Mal hareketlerinde sınırlar tamamıyla kalkmadı. Bunun için de dünyada, sektörel ve faktörel dengeler bozuldu. Krizin temel nedeni bu dengelerin bozulmasıdır.
Küresel krizin çözümü, geçici finansal genişleme ile olmaz. Bu genişleme aspirin etkisi yapar. Temel çözüm, küreselleşmenin sınırlarını yeniden belirlemek, ulusal politikalara dönmektir.

Yazarın Diğer Yazıları