Davos 2017
29 Ocak 2009 yılında Erdoğan'ın Davos Dünya Ekonomik Forumu'nda İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres ile ünlü "One Minut" polemiğine girmesinden sonra, Erdoğan'ın "Ben bir daha buraya gelmem, bizim için burası bitmiştir" çıkışıyla Türkiye, uluslararası ekonomik ve politik bir platformdan yararlanamaz hale gelmiştir.
Davos, 1971 yılından bu tarafa Almanya'nın desteklediği çok önemli uluslararası bir buluşma platformudur. Dünya liderlerinin yanı sıra, dünyanın en büyük şirketleri ve finans kuruluşları buraya gelerek önemli bağlantılar, anlaşmalar yapar, fikir alışverişinde bulunur, bilgi, tecrübe edinir ve dünya ile en kolay temas imkanına kavuşurlar. Buraya gelen ünlü politikacılarla, üst derece bürokratlar, gazeteciler, aydınlar, dünyanın en büyük şirketleri ve patronları, bankalar, finans kuruluşlarıyla temas kurmak ve randevu almak son derece güçtür ama Davos'ta bu önemli insanlara koridorlarda rastlarsınız. Burada bir hafta içinde birçoğu ile karşılaşmak veya randevu almak daha kolaydır. Davos'un, zaten önemli amaçlarından birisi de insanları karşılaştırmak, dünyanın gidişatının yönünü göstermek hatta bazen yol ve yön göstermek gibi roller de oynamaktır.
Davos'un gözde ismi Xi Jinping
Bu yıl Davos, 17 Ocak'ta başladı ve ilk defa Çin Devlet Başkanı'nı ağırladı. ABD'de başkan değişeceği için Obama'nın yardımcısı Biden ABD'yi temsil etmiştir. Dünyanın dört köşesinden çok sayıda cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların katılacağı bilinmektedir. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da, ülkeler, şirketler, sanat, moda dünyasının ünlüleri bir araya gelerek, uluslararası barış ve iş birliği mesajları verecekler ve dünyayı ilgilendiren çeşitli alanlarda, çeşitli sorunlarla ilgili toplantılar düzenlenecek ve ülkeler buralarda temsil edilerek fikirlerini paylaşacaklar ve küreselleşmenin bir parçası olma gayreti sarf edeceklerdir. Bu yılın flaş ismi Çin Devlet ve Çin Komünist Partisi Başkanı Xi Jinping olmuştur. Xi Jinping son bir yıldır, Çin Komünist Partisi ve Çin Devlet Başkanı'ndan beklenmeyen, ideolojilerine taban tabana zıt, küreselleşme ve liberal ekonomi ve serbest dolaşım ile ilgili mesajlar vermektedir. Bu mesajı Türkiye'nin de üye olduğu G-20 zirvelerinde de birçok defa gündeme getirmiştir. Çin ile ilişkilerde sorun çıkartacak gibi davranan, yeni ABD Başkanı Trump'ın göreve başlamadan iki gün önce Xi Jinping'in bu mesajı kapitalizmin küresel sembol kurumlarından biri olan Davos'ta bir kez daha tekrar etmesi tesadüf değildir.
Çin-ABD ve Batı ilişkileri alarm zili çalmaya başladı. Batılılar, uzun süredir özellikle son beş, altı yıldır Çin'in lehine ticari açık vermekte ve elleriyle, dost olmayan hatta ileride düşmana dönüşecek bir ülkeyi zengin yapma kuşkusuna düşmüşlerdir. Trump, Çin ile ilişkilerini gözden geçireceğini açık bir şekilde belirtmiştir.
Batı'dan Çin'e karşı yeni politika
Çin ciddi miktarda enerji bağımlısıdır. Ticaretinin %50'den fazlasını Batı'yla yapmaktadır. 1990 sonrası Doğu Bloku'nun yıkılmasından en çok istifade eden ülkelerin başında gelmektedir. Batılı ülkeler, Çin'in Kuzey Kore'yi tehlikeli bir şekilde desteklemesi, atmosferi ölçüsüz bir şekilde kirletmesi, Afrika başta olmak üzere dikta rejimlerle ticaret amacıyla iyi ilişkiler kurarak dikta rejimlerin yaşamalarına destek olması, ucuz el emeğiyle rekabet avantajı ve Çin halkının yerli malı kullanma ve yabancı ürünlerini tercih etmemesi gibi nedenler Batılı ülkeleri Çin'e karşı yeni politikalara itmektedir. Batılı ülkeler, Trump'ın Çin politikasından memnun gözükmektedir. Çin, Avrupa ve ABD'nin ekonomik yaptırımlarından çok korkmaktadır. Bu nedenle Batıyla uzlaşı arayacaktır. Trump döneminde Rusya ile ilişkilerde bir yumuşama beklenmekle birlikte, Kırım, Ukrayna ve Suriye gibi sorunlarda Putin'in politikasını nasıl kabul edecekler büyük bir merak konusudur.