Dalgalı kur tuzağı
Önceki gün dolar kuru 2.8570 idi. Doların TL karşısında ne kadar değer kazandığını Merkez Bankası reel kur endeksi gösteriyor. Merkez Bankası 2003 TÜFE bazlı reel kur endeksi, Temmuz ayında 99.55 oldu.
Ağustos ayı reel kur endeksi, Eylül ayında açıklanır. Ancak biz dolar enflasyonunun ve TL enflasyonunun sıfır olduğunu varsayarak, döviz sepetinde Dolar /Euro kurunun değişmediği varsayımı ile önceki günkü reel kur endeksini hesap edebiliriz.
Dolar kurunun 2.8570 düzeyinde, MB reel kur endeksi 94.20 oluyor.
Reel kur endeksinde 100 denge kurunu, 100 üstü TL'nin ne oranda değerli olduğunu ve 100 altı ise doların ne oranda değerli olduğunu gösteriyor. Bu demektir ki önceki gün dolar TL'ye karşı yalnızca yüzde 6 daha değerlidir.
Geriye bakarsak geçmişte TL hep değerli para olarak kaldı. Dünyada kur savaşları olurken, biz tersine TL'yi değerli tuttuk.
Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi değerli TL'yi ithalatı ucuzlatıp, enflasyonu düşürmek için kullandı. Ne var ki bu defa üretim, düşük kur nedeniyle daha ucuza gelen ithal ara malı ve ham maddeye bağımlı oldu. Yurt içinde ara malı ve ham madde üretimi düştü. İşsizlik arttı. Sonuç; cari açık sürdürülemez noktaya geldi. Türkiye'nin dış borcu 400 milyar doları geçti.
Dalgalı kur sistemi, IMF'nin ve IMF'yi temsilen Türk ekonomisini yönetenlerin Türkiye'ye bilerek bir kazığı oldu. Zira bu sistemi getirenlerin iki temel amacı vardı... Bir... spekülatif sermaye için spekülatif kâr ortamı... İki... Türkiye'den gelişmiş ülkelere cari açık yoluyla kaynak transferi.
O kadar ki ithalata bağlı üretim nedeniyle Türkiye, büyümeden fedakârlık etmek zorunda kalıyor. Zira büyüme düşünce, ithal ara malı ve ham madde ithalatı da azalıyor. Cari açık azalıyor. Bu tuzağın da ötesinde ekonomi için bir çıkmazdır.
Tuhaf bir toplumuz. Akıl tutulması yaşıyoruz. Dalgalı kur sistemi nedeniyle Türkiye bugüne kadar 450 milyar dolar kaynak kaybetti. Bu kaynağı bizimle dış ticaret yapan gelişmiş ülkeler kazandı. Yani, dalgalı kur sistemi ve kontrolsüz sıcak para girişi ile sömürüldük. Bu sömürü düzenini getirenler, iktidar ve muhalefet olsun siyaset üstünde ve Türk ekonomisi üstünde halen yine söz sahibidir.
Vadeli döviz piyasası olmadığından, dolarizasyon olduğundan ve sıcak para baskısı nedeniyle Türkiye'de dalgalı kur sisteminin çalışmayacağını, bize bu sonuçların ortaya çıkacağını 2005 yılında ''Kur Riski '' adıyla yazdığım küçük bir kitapta anlatmıştım.
Öte yandan dünyada, yılbaşından bu yana dolar karşısında parası en fazla değer kaybeden ülke Brezilya oldu... Brezilya Reali, dolara göre yüzde 24 değer kaybetti. İkinci sırada ise Türkiye geliyor. TL de dolara göre yüzde 22 değer kaybetti.
Brezilya da dünyada en kırılgan ülkeler arasında yer alıyor. Ara ara borçlarını çevirmekte sıkıntı çekiyor. Bu gelişmeler bizim gibi tam rekabet şartları oluşmamış, kontrolsüz sıcak para girişi olan ülkelerde, dalgalı kur sisteminin bir çözüm olmadığını gösteriyor.
Doların yükselişi karşısında, Merkez Bankası'nın faizleri artırarak kuru frenlemesi gerekir. Ne var ki, kur artışı dolar arz ve talebine bağlı olarak değil de güven bunalımı nedeni ile oluyor. Kur ve faiz artışı birlikte ortaya çıkıyor. Bu şartlarda, Merkez Bankası'nın faizi artırmasının etkisi sınırlı oluyor. Yahut ta daha yüksek oranlarda artırması gerekiyor.
Dün Merkez Bankası'nın faizleri aynı oranda tutmasının sebebi ise Ekonomi Bakanı'nın ihtiyaç yok şeklinde tarif ettiği şekilde ekonomi yönetiminin faiz artırmaya karşı olmasıdır.